Sana uydum gördüm her
türlüsünü susuzluğun,
beyaz bir ışık gibi
akardı oysa umut.
Sesler mi taşırdı
onu coşku huzmeleriyle,
yazılmayı bekleyen
dizeler mi?
Evren denen uzama bir
daldığında
öte taraftan
çıkartırdı başını yeryüzü
henüz uzak devrimlerle
kirpikleri serin ve ıslak,
yıldızdan
çakıltaşları yüklüydü elleri.
Sana uydum tanıdım
her kisvesini yıldızsızlığın.
Çağlar öncesindeymiş
meğer çocukluğu
bütün iyi insanların,
kolları daha güçlüymüş
antları yalın ve
candan,
kaygıları nasıl da
başkaymış gebe kadınların.
Sana uydum geçtim
korku tünellerinden.
Güzel düşüncelerin
insansız kaldığı
bu çorak yangın yeri
yeryüzü olamaz,
biliyorum.
Kim yüreklendirecek
şimdi
ey Güzellik,
sana uymak isteyenleri?
02.09.2007
Başak Ergil