Kitap Dizisi:5 |  Diğer Yazarlarımız |
Emperyalizmin Özelleştirme Saldırısı / Bircan Uğurlu

Bundan yüz yılı aşkın bir süre önce KLASİK SÖMÜRGECİLİK'le yaşam bulan emperyalizm, ikinci büyük savaş sonrası YENİ SÖMÜRGECİLİK, ardından 1990'larda Sovyetler Birliği ve sosyalist sistemin çözülmesiyle birlikte YENİ DÜNYA DÜZENİ (YDD) ile işçi sınıfı ve ezilen yoksul halkların tepesine karabasan gibi çöktü.

YDD ile dünyanın mutlak hakimi olduğunu vurgulayan Emperyalist-Kapitalizm, iki kutuplu dünya koşullarında, sosyalizm gelir korkusuyla işçi sınıfına vermiş olduğu veya göz yumduğu bir kısım sosyal hakların iadesini talep etmektedir. Bu talebi korkusuzca, şuursuzca, pervasızca yerine getirmektedir. İşçi sınıfı ve bağlaşıklarının YDD'nin gerçek yüzünü görmesi için çok kısa bir zaman yeterli olmuştur. Dünyanın birçok yerinde YDD uygulama ve sonuçlarına karşı eylemlilikler yapılmıştır.

Bugün YDD'nin ekonomik ve siyasi varlığını sürdürebilmesi için çok fazla malzeme olmadığı görülüyor. Olanlar çıplak gözle görülmektedir;

1. Varlığını iki kutuplu dünyanın olmasında ifade edip kurulan NATO, iki kutuplu dünyanın ortadan kalkmasıyla varlık nedenini yitirmiştir. Ancak NATO'nun dağılması beklenirken işlevi ve kapsam alanı daha da genişletildi. Bugün NATO'nun en temel görevi YDD'nin jandarmalığıdır.

2. Yine iki kutuplu dünya koşullarında, özellikle Sovyetler Birliği'ne komşu müslüman ülkelerde sözkonusu olan ve emperyalizm tarafından desteklenen "ılımlı islam", "yeşil kuşak" tezleriyle yaratılıp geliştirilen dinci-gerici akımların durumudur. Bugün YDD tezleri Sovyetler Birliği'nin çözülmesinden sonra artık buna gerek görmemekte, doğal olarak dinci-gerici akımlar da büyük ölçüde kontrolden çıkmaktadır. Elde olanlarla ise dağılan Sovyet cumhuriyetleriyle ilgili senaryolarda rolleri paylaştırılmaya çalışılmaktadır.

3. İMF, Dünya Bankası gibi emperyalizmin uluslararası örgütlerinde hazırlanan ekonomik paket programlar, geri kalmış veya az gelişmiş üçüncü dünya ülkelerine dış yardım, hibe gibi tuzaklarla bulaştırılmaktadır. Bu paket programların her birinin en vurgulu ortak özelliği ise ÖZELLEŞTİRME olarak karşımıza çıkıyor.

Emperyalizmin küresel saldırısı son olarak Asya'nın diktatörlüklerle, ağır baskı koşullarında yaşayan geri kalmış kimi ülkelerini vurmuştur. "Asya Krizi" olarak dünya gündemine oturan bu vurgun, sözkonusu olan yerlerde yüz milyonlarca insanı derinden etkilemiştir. Önceleri "Asya Kaplanları Mucizesi" gibi övgülerle, dünyaya küresel masallar okuyan kapitalizm, 1997'lerin ortasında başlayıp halen de Asya'yı kasıp kavuran krizden sonra, gözünü krize bulaşmayan, krizin etkisinin görülmediği yerlere dikmiştir. Asya'da yaşanan bu krizin faturası, işçi sınıfı ve ezilen diğer kesimlerin üzerinde patlamıştır. Buralarda irili ufaklı binlerce şirket batmış, intiharlar artmış, milyonlarca insan işlerinden atılmış, halklar sefalete terkedilmiştir.

Bugün dünyada, küreselleşmenin patronları ÇOK ULUSLU ŞİRKETLER'dir (ÇUŞ). Bunlar yüzlerce dev ÇUŞ ve binlerce cüce ÇUŞ'lardan oluşmaktadır ve dünya ekonomisine hükmetmektedirler. Önlerindeki hükümet, devlet engellerini yok etmek için ÇOK TARAFLI YATIRIM ANLAŞMALARI'nı (MAI) gündeme getirmişlerdir. Küresel ekonominin anayasası olan MAI'yle, ÇUŞ'lara devlet statüsünde haklar tanınacaktır. ÇUŞ'ların çıkarları dahilinde, o ülkenin yasaları değil, MAI'nin yasası geçerli olacaktır. Bu anlaşma, dünyanın birçok yerinden gelen çeşitli tepkilerle "Şimdilik" kaydıyla altı ay ertelenmiştir.

Ülkemizde yaşanan küresel saldırının adı ÖZELLEŞTİRME'dir. Bugün bu saldırının dozu da oldukça artmıştır, daha da artacağa benzemektedir. "Kamu işletmeleri zarar ediyor", "KİT'ler devletin sırtında kamburdur" gibi demagojilerle gündeme yıllar önce getirilen tartışmalarla, KİT'ler üzerinde sistemli ve sessiz senaryolar yaşama geçirilmiştir. Özellikle iki etkili yol izlenmiştir:

1. İşten çıkarma ve erken emeklilik yöntemleriyle, yüzbinlerce işçi KİT dışına itilerek, küçültülmeleri sağlandı.

2. KİT'lerin tasfiyesinde yüzlerce işletme ve fabrika özelleştirildi. Bunların sonucu olarak en son, dev kârlı kuruluş Petrol Ofisi A.Ş.'nin (POAŞ) satışı gerçekleşti. Kelimenin tam anlamıyla tekellere peşkeş çektirilen POAŞ'ın, sadece toprak ve mal varlığı 2,1 milyar dolarla ifade edilirken, ihaleyi 1 milyar 160 milyon dolara ve işçi ve sendika düşmanı Ömer Hayyam Garipoğlu kazanarak yurt dışına para aramaya gitti. Ne yazık ki! bu peşkeşe sokakların, meydanların öfkeyle dolup taşması gerekirken satışın, ihalenin usulü üzerinden bir tartışma ve tepki yönteminin geliştirildiğini gördük. Karşılığında Garipoğlu'nun kazandığı ihale, aynı değerinden PÜAŞ, T.İ.B., Bayındır Holding ve Park Holding'in oluşturduğu konsorsiyuma konsorsiyuma verildi. Tüm tartışma ve tepkilere rağmen özelleştirmecilerin, sıradaki dev kârlı kuruluşların satışı için büyük bir moral ve cesaret kazandığını söylemenin hata olmadığını düşünüyorum.

Dünyamızı ve ülkemizi kuşatan tüm bu işçi sınıfı ve halk düşmanı saldırıları alt etmenin tek yolu, işçi sınıfı öncülüğünde ve enternasyonalist bir anlayış ve dayanışmayla, örgütlü mücadele geleneğini sokaklara taşımaktan geçecektir.

Nato yayılmacılığına hayır!
Özelleştirmeye hayır!
Şeriata geçit yok!
Yaşasın sosyalizm!



 
Yazarın Diğer Yazıları
 Can Çekişen Kapitalizm ve Düzenbaz Maliyeciler - Ozan Gökbakar
 NATO Emperyalizmin Zulüm Aygıtıdır* - James Petras
 Sınıf Mücadelesinden Bir Kesit - Ali Kaplan
 Rusya Sosyal Demokratlarının Görevleri - V. İ. Lenin
 TKP'nin Tarihsel İsim Hakkı - Sadık Varer
 Yolcu - Hasan Hüseyin Korkmazgil
 İktidar İkiliği Üzerine / V. İ. Lenin
 Özellikle Kendiliğinden, (Sınıf) Bilinçli Değil! / Anna İoannatou
 Sendikalara Yaklaşımda Kafa Karışıklığı / İbrahim Akseloğlu
 Kavramlarla Kapitalizm ve İktisat-3 / Özcan Solmazer
 Yeni Dünya Düzeni, Küreselleşme ve İdeolojik Görev / Bahattin Seven
 İran Tudeh Partisi'nin Kısa Tarihçesi I / M. Umidvar
 Devrimin Öğrettikleri / V. İ. Lenin
 Osman Can, Nabi Yağcı, Orhan Gazi Ertekin / Deniz Gönül
 Ulusal Gelir Kime Aittir / Ozan Gökbakar