Sosyalist Dergi: 28 |  ÜRÜN |
DİSK Anayasa Referandumunda Neden "Hayır" Diyor?

12 Eylül 1980 darbecilerinin hazırladığı ve 1982 yılında yürürlüğe giren Anayasa, temel özgürlükleri reddeden; asıl niteliğini yasakların oluşturduğu; yurttaşı devlete karşı değil, devleti yurttaşlarına karşı nasıl koruyacağını belirlemeyi temel alan bir Anayasadır.

Bu nedenle, yürürlüğe girdiğinden beri 30 yıllık süre içinde 12 Eylül Anayasası'nın tümüyle yürürlükten kaldırılması ve yeni bir anayasanın toplumsal uzlaşmayla hazırlanması için mücadele ettik. Bu dönem içinde DİSK tarafından çeşitli tartışma toplantıları düzenlenmiş, raporlar ve incelemeler yayınlanmış, 12 Eylül'ün yıldönümlerinde gerçekleştirilen yürüyüş ve mitinglerde yeni bir demokratik anayasa talebi sürekli olarak dile getirilmiş ve Kongre Kararları alınmıştır.

Ne yazık ki AKP tarafından hazırlanan "Anayasa Değişiklik Paketi"nde toplumun ekonomik, sosyal ve demokratik talepleri görmezden gelindiği gibi, gerçekten emekçiler yararına bir düzenlemeye de yer verilmemiştir.

Bizler, 12 Eylül Anayasa'sını "değtiriyormuş gibi yaparak aslında her şeyi olduğu gibi bırakan" ve bu sözde değişikliklerle 12 Eylül Anayasası'nı ayakta tutmaya çalışan AKP'nin "Anayasa Değişiklik Paketi"ne karşı çıkıyoruz.

Bu halkoylamasında ‘Evet' demek, AKP'nin kendi gücünü arttırmak amacıyla, bir değişim aldatmacası ile perdelediği 12 Eylül Anayasası'nın yeni şekline ‘Evet' demektir.

Evet demek, vesayete karşı çıkıyormuş gibi gözüken AKP'nin kendi vesayetine evet demektir.

Çünkü bu Hükümet;

Çalışanları özelleştirme politikalarıyla işsiz bırakan,

İşçileri taşeronlaştırmaya, örgütsüzlüğe, esnek üretime, 4C'ye mahkûm eden,

Krizin faturasını emekçilere keserek, açlık, yoksulluk ve işsizliği yaratan,

İşçilerin kiralanmasını hedefleyerek, sendikal ve  sosyal haklarını ortadan kaldıran ve işçileri köleleştiren "Özel İstihdam Büroları"nı kurmaya çalışan, katkı payları veya "dönüşüm projeleri"yle eğitim ve sağlık haklarını gaspeden,

Çalışanlara mezarda emekliliği reva gören ve sosyal devletin bütün kazanımlarını yok sayan yeni emeklilik yasasını çıkartan,

İşsizlik Sigortası Fonu'nu amacına uygun kullanmayarak gerçek sahibi olan çalışanlara kara günlerinde aktarmak yerine, sermayeye aktarmak isteyen,

Emekçilerin ömürlerini tüketerek hak ettikleri kıdem tazminatlarını ortadan kaldırmaya hazırlanan,

İşçilerin sendikal hak ve özgürlüklerini sınırlayan 2821 2822 sayılı Sendikalar Yasası'nı 8 yılllık iktidarı boyunca değiştirmeyen,

Gece yarısı çıkarılan yasalarla sendikaları mali denetim adı altında denetim ve cezalarla iyice kıskaç altına almak isteyen,

Bizzat İçişleri Bakanlığı'nın açtığı davalarla Emekli Sen'i kapatan, Çiftçi Sen ve Genç Sen'e kapatma davaları açan,

Kamu çalışanlarına grevli toplu sözleşmeli sendikal hakkı çok gören bir hükümettir!.

Böyle bir hükümet, gerçek anlamda temel hak ve özgürlükleri genişleten Anayasa değişiklikleri yapabilir mi? Yapmaya çalışması inandırıcı olabilir mi?

AKP iktidarının sekiz yıllık uygulamalarının açıkça gösterdiği gibi, yapısı, siyasal programı ve anlayışı uygun olmadığı için, yapılan değişikliklerin birçoğu mevcut yasalardan daha geri bir düzenlemeyi içermekte ve 12 Eylül anlayışını kalıcılaştırmaktadır.

Çünkü öngörülen değişikliklerle;

Kamu çalışanları için yasakçı 12 Eylül Anayasası'ndan daha baskıcı ve mutlak grev yasağı içeren düzenlemeler getirilmektedir.

Çalışanlar için gerçek ve özerk bir toplu sözleşme düzeni öngörülmemekte, emekliler için ise siyasal iktidarın kararına bağlı uygulama yasa aracılığıyla sürdürülmektedir.

Değiştirilen birçok maddede eskisinden de uzun ve ayrıntılı hükümler getirilerek 12 Eylül Anayasası'nın yasakçı özü hem içerik, hem de yöntem olarak olduğu gibi korunmaktadır.

Grev ve sendikal haklar alanındaki değişiklikler anlamlı hiçbir değişim sağlamayacak şekilde düzenlenmiş olup, bir gözboyamayı ve çarpıtmayı yansıtmaktadır.

Devletin yapısına ilişkin düzenlemeler yürütme organının ağırlığını arttıracak ve tek adam yönetimi ile polis devleti görünümünü yoğunlaştıracak bir nitelik taşımaktadır.

Sosyal devlet ilkesini güçlendirecek, siyasal hakları ve demokratik temsili geliştirecek hiçbir düzenlemeye yer verilmeyerek, 12 Eylül 1980 darbesiyle yerleştirilen siyasal, sosyal ve ekonomik düzenin sürdürülmesini sağlayacak bir anlayış açıkça ortaya koyulmuştur.

Anayasa Mahkemesi üye sayısı 11'den 17'ye çıkarılmakta; üyeleri belirleyen kişi ve kurumlara TBMM eklenerek, Cumhurbaşkanı'nın 14 üyeyi, Meclis'in ise 3 üyeyi seçme ve atama yetkisi getirilerek Anayasa Mahkemesi üyelerinin seçiminde siyasal iktidarın etkisi arttırılmaktadır.

HSYK üzerinde yürütmenin gücü ve etkisi arttırılarak yargı bağımsızlığından daha da uzaklaşılmakta, vesayet sisteminin değiştirildiğini söyleyenler vesayet sistemini yaygınlaştırmaktadır.

Kısaca, AKP bu paketle Türkiye'ye özgürlüğü, eşitliği, demokrasiyi çok görmektedir!

Hükümetin toplumsal mutabakat aramaksızın "ben yaptım oldu" mantığıyla hazırlayıp referanduma sunduğu Anayasa değişikliği kabul gördüğü takdirde, belki AKP "kendi geleceğine güvenle bakabilecek", ama, bu ülkenin emekçileri kesinlikle daha güvenli bir geleceğe kavuşamayacaktır.

AKP'nin siyasal hedefleriyle sınırlı olarak hazırlanan ve 12 Eylül düzenini pekiştirecek bu sözde değişiklik paketi yırtılıp atılmalı, emekten, barıştan, özgürlükten yana değişim sağlayacak bir anayasa ivedilikle gündeme alınmalıdır.

Bu nedenle DİSK, otuz yıldır içinde yaşadığımız baskıcı düzenin olduğu gibi sürmesinden başka bir sonuç doğurmayacak olan bu Anayasa Değişikliği Paketi'ne "hayır" diyerek; özgürlükçü, eşitlikçi, demokratik ve sosyal yeni bir anayasa yolunda mücadelesine devam edecektir!



 
Yazarın Diğer Yazıları
 Cengiz Çandar'ın Yeni Hedefi
 Yanlış Tarih, Yanlış Politika
 Ordu ve AKP
 Hesap Vakti
 Akıl Tutulması
 Tarih Hızlanıyor
 Merhaba
 Gündemden
 Haydi, Devrimci Dayanışmamızı Göstermeye
 Libya Gündeminden
 1 Mayıs Gündemi
 Seçimden Önce
 12 Haziran 2011 Seçiminde Tutumumuz
 12 Haziran 2011 Seçim Sonuçları
 Seçimden Sonra