Geçenlerde "Antropolojiye Giriş" dersini alan öğrencilerimden
biri, usulca yanıma sokuldu. "Hocam," dedi, "İlk insanlar kimdi?" Oysa, kısıtlı
zaman, kalabalık bir öğrenci grubu ve yüklü ders programının elverdiği ölçüde,
"İnsanın Evrimi"ni işlemiştik; Australopitechus'lardan, Homo erectus'lardan,
kısacası türümüz Homo Sapiens'in yeryüzünde boy göstermesinden milyonlarca yıl
önce Afrika'dan çıkıp dünyaya yayılmış insan atalarımızdan haberdar olması
gerekiyordu. Üstelik bir de sınava girmişti bu konularda. Bunları
hatırlattığımda, "Tamam hocam, onları biliyoruz; ama biz yıllarca ilk
atalarımızın Adem ile Havva olduğunu bellemiştik; şimdi sizin anlattıklarınız
kafamızı karıştırıyor." Belli ki bir "epistemolojik kriz"in tam orta yerinde,
kısılıp kalmıştı genç adam...
Ne yalan söyleyeyim, yazıklandım. 12 Eylül sonrasının insana,
kültüre değgin her türden soru ve bilgiyi "patlayıcı madde" kapsamında
değerlendiren, "sosyal bilinç, sosyal varlığı aştı; gençlerimizin milliyetçi,
maneviyatçı, muhafazakâr bir rehabilitasyona ihtiyacı var," diyen zihniyetin
acınası meyvelerinden biriydi karşımda duran. Sordum; biyoloji, felsefe,
uygarlık tarihi, sosyolojiye değgin hiçbir şey okumamıştı şimdiye dek. Hayır,
pek merak da etmiyordu işin doğrusu...
Bu olay üzerine, üniversitelerde, bütün bölümlerde ilk yıl
yalnızca, yeryüzü kültürlerinin şiir, anlatı sanatları, müzik ve güzel
sanatlarının karşılaştırmalı bir yöntemle işleneceği bir "İnsanlık ve Kültür
Tarihi" dersinin verilmesine ilişkin düşlerim yeniden canlanmıştı ki, bu işin
çok daha erken bir dönemde de yapılabileceğini dahası, yapılması gerektiğini-
gösteren bir kitap, daha doğrusu altı kitaptan oluşan bir dizi -ansiklopedi mi
demeli yoksa?- geçti elime: Çocuklar İçin Dünya Tarihi. Taşbaltalar ve
Piramitler (Cilt-I); Şehirler ve Efsaneler (Cilt-II); Azizler ve Şövalyeler
(Cilt-III); Krallar ve Keşifler (Cilt-IV); Devrimler ve Buhar Makinesi (Cilt-V);
Savaşlar ve Bilgisayarlar (Cilt-VI) başlıklı altı pırıltılı ciltte toplanmış bir
insanlık serüveni.
Adı tarih olan o karmaşık, çapraşık, korkulu ama görkemli
öyküyü sıcak bir dil, sevimli çizimlerle çocuklara aktaran yalın bir anlatı.
Christer Öhman, Jens Ahlbom ve Anders Nyberg'in altından alınlarının akıyla
kalktıkları bu zor işi Türkçe'ye Murat Özsoy, Vahide Yılmaz ve Hasan Özkan
kazandırmışlar.
Tarih, gerçekten de çoğu çocuk için bir korkulu rüyadır. Resmî
ve asıkyüzlü tedrisat, yüzlerce, binlerce tarihi, savaşı, antlaşma maddesini,
yer, kral, padişah ve komutan adını, hangi bağlam içinde geçtiklerine
aldırmaksızın, karman çorman boca ediverir üzerinize. Ezberler, sınava girer,
ardından da sonsuza dek unutursunuz.
Oysa tarih, bir başka gözle, yeryüzünde yaşayıp göçmüş binlerce
insan topluğunun bir rengini oluşturduğu, ten rengi ne, doğup büyüdüğü yer
neresi, anadili hangisi olursa olsun herkesin, hepimizin bugününü biçimlendiren
bir öykü olarak okunduğunda, çok daha farklı bir anlam kazanır. Bu okumada
krallar, padişahlar, komutanlar önemlerini yitirir; bizon sürülerini tuzağa
süren, toprağı eşeleyip yabanıl buğday tohumlarını ekerek ilk tarımı başlatan,
ekmeği yoğuran, çömleği biçimlendiren, piramitleri inşa eden, mitosları aktaran,
harfleri biçimlendiren, gençlere öğreten, sirklerde yırtıcı hayvanların önüne
atılan, peygamberlerin sözlerine inanan, savaşlara sürülen, hünerli elleriyle
tezgahları işleten, yelkenli gemileri süren, makineleri kullanan sıradan
insanlar, halklar ön plana çıkarlar; tarihin gerçek yazıcıları ve aktörleri
olarak. İtaat eden, sömürülen, kıyımlara uğrayan, biat eden, başkaldıran,
direnen insanlar...
Çocuklar İçin Dünya Tarihi, insan eliyle biçimlendirilen ilk
taş baltadan, bilgisayar teknolojisine, Hammurabi Yasaları'ndan Birleşmiş
Milletler'e, Kartaca Savaşları'ndan İkinci Dünya Savaşı'na, İbrahim soyunun
Tanrı buyruğuyla Ur kentini terk edişinden İsrail devletinin kuruluşuna, Çin
Seddi'nin inşasından Tiananmen Meydanı'na, Haçlı Seferleri'nden Çin'in Uzun
Yürüyüş'üne, Grek mitoslarından Shakespeare'a, Pompei'den Hiroşima'ya, ilk
ekilen buğday tanesinden çiçek aşısına... insanlığın acılı ve hayranlık verici
öyküsünün dönüm noktalarını, bir solukta okunacak ve akılda kalacak bir
çizgi-roman kıvamıyla anlatmakta çocuklara.
"Tarihi karıncalar yazsaymış, tarih karıncalarla başlarmış,"
sözleriyle başlayan bu insanlık öyküsü, şu iletiyle sona eriyor: "Bu dizinin son
sayfasına geldik. Ama tarih son bulmadı. İnsanlar yaşadıkça devam edecek. (...)
Bir şeyi kesinlikle biliyoruz. Tarihte olup biten herşeyi insan kendi elleriyle
gerçekleştirmiştir. Afrika'dan Amerika'ya milyonlarca köleyi insanlar
götürdüler. Savaşa karar veren, toplama kamplarını kuranlar da insanlardı. Ama
aşıyı da onlar buldu, buhar makinesini de, elektrik lambasını da ve diğer
şeyleri de. Gelecekte nasıl yaşayacaklarına da onlar karar verecek.
Yaşanabilecek bir dünyayı onlar yaratacaklar ya da çevreleriyle birlikte kendi
kendilerini yok edecekler."
Dünya, bu bilinçle yetişmiş çocukların ellerinde daha yaşanılacak bir yer olmaz mı?
KÜNYE:
"Çocuklar İçin Dünya Tarihi" (6 cilt)
Christer Öhman-Jens
Ahlbom-Anders Nyberg
Türkçeleştiren: Murat Özsoy -Vahide Yılmaz-Hasan Özkan *
Kırmızı Kalem Yay., Çocuk Kitaplığı * İstanbul, 2002.
Sibel Özbudun