Sosyalist Dergi: 4 |  Ekrem Sarıoğlu |
YOLCULAR VE HANCILAR

     Şu son dönemlerde DİSK başkanlarına bir hal oldu. İki örnek vereceğim.
     Birincisi, DSP milletvekili, eski DİSK ve Tekstil İşçileri Sendikası genel başkanı Rıdvan Budak. Rıdvan Budak, Abdullah Öcalan'ın idam dosyasının başbakanlıkta tutulması kararından sonra MHP genel başkanı başbakan yardımcısı Devlet Bahçeli'yi aramış.



     Onu barışa katkı verdiği için kutlamış. Bahçeli de onu makamına davet etmiş, konuşmuş, çay içmişler. Buluşma çıkışında Rıdvan Budak, televizyon muhabirlerine Bahçeli'ye teşekkür ettiğini açıklamış. Muhabirin biri "Kendisine teşekkür ettiğiniz partinin başkanı sizin de başkanlığını yaptığınız DİSK'in başkanlarından Kemal Türkler'i öldüren ve öldürtenlerin mensubu olduğu söylenen (ve hala davasının devam ettiği) partinin genel başkanıdır. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" diye sormuş. Rıdvan Budak da "Siyaset o zamanki siyasilerce öyle yapılıyordu. Şimdi de böyle yapılıyor. Onları konuşmayalım. Ben son olay üzerinden değerlendirme yapıyorum." diyerek konuyu geçiştirmeye çalışmış.
     Acaba Bahçeli gerçekten barışa katkı mı yaptı? Yoksa MHP'nin kendince uyguladığı bir iktidar stratejisinin gereğini mi yerine getirdi? Bu konuyu burada tartışmayacağım. Ancak, koalisyon liderlerinin üçlü toplantısından sonra Devlet Bahçeli'nin, kendisini ziyaret eden dernek yöneticilerine "Apo'nun asılmayacağını kim söylüyor? Bekleyin, görün." dediğini televizyonlar da verdi, gazeteler de yazdı.
     Rıdvan Budak'ın bu demeçten haberinin olmaması bana pek mümkün görünmüyor. Bu demeç, Devlet Bahçeli'nin barışa hizmet etmek niyetinde olduğu görüşünü en azından tartışmalı duruma getirir. Daha bu yakınlarda 7 TİP'li gencin katili Haluk Kırcı'yı hapisten kurtarmak için MHP'nin nasıl cansiperane uğraştığını hiçkimsenin unuttuğunu sanmıyoruz. Susurluk'ta açığa dökülen ilişkilerin sorumlularına sahip çıkıldığı da biliniyor. MHP'nin bugüne kadarki sicili de besbelli. Üstelik MHP'liler sık sık ‘biz değişmedik' diye kendileri ilan ediyor. Bütün bunlar, "barışa katkı" saptamasını daha da kuşkulu hale getiriyor. Bu durumda Rıdvan Budak'ın bir televizyon muhabirinin aklına hemen geliveren gerekçeyi hatırlaması ve DİSK'in kurucu başkanı Kemal Türkler'e, ayrıca ekleyelim, yargısız infaz edilen İlerici Deri-İş başkanı Kenan Budak'a (Rıdvan Budak'ın amcasının oğludur) saygı gereği Bahçeli'yi kutlamadan önce iki kere düşünmesi gerekmez miydi?
     Peki öyleyse Rıdvan Budak, özel olarak Bahçeli'yi kutlama gereğini neden duydu?
     Bilindiği gibi koalisyon kurma görüşmeleri yapıldığı sırada, Rıdvan Budak MHP'yle koalisyon yapılmaması gerektiğini savunmuştu. Bu çıkışından dolayı MHP'lilerin Rıdvan Budak'a kızdıkları ve onun bir bakanlığa atanmasına asla razı olmayacakları medyaya yansımıştı.
     Koalisyon kurulunca, Rıdvan Budak kamuoyundan gelen çağrılara rağmen DSP'den veya milletvekilliğinden ayrılmayı kabul etmemişti.
     İnsan düşünmeden edemiyor. Kabinede değişiklik yapılacağının söylendiği bu günlerde acaba Rıdvan Budak Devlet Bahçeli'ye ve MHP'ye bir mesaj mı veriyor? Bakanlık için ortam mı hazırlıyor?
     Rıdvan Budak DİSK başkanıyken de buna benzer tavırlar sergiliyordu. DİSK'in kararı olmadan MGK kararlarını olumlu bulmak, 5'li insiyatife katılmak, DİSK'in genel kurul kararına rağmen Ekonomik ve Sosyal Konsey'e katılmak gibi.
     Rıdvan Budak'ın seçimlere DSP'-
     den girmesi de DİSK'in kararlarına aykırıdır. Çünkü DİSK, yöneticilerinin "sadece emekten yana" olan partilerden aday olmasına izin vermişti. İMF kararlarının itirazsız uygulayıcısı DSP'nin emekten yana olmadığı ise açıktır.
     Gelelim ikinci örneğe. Lastik-İş başkanı Vahdet Karabay, DİSK'in şu andaki genel başkanıdır. Ne var ki yıllardır Rauf Denktaş'a ödül veren Türk-Metal Sendikası'nın görevini bu sene Lastik-İş Sendikası yerine getirmiş, bizzat Vahdet Karabay Rauf Denktaş'a ödül vermiştir. 
     Yapılan bu işler DİSK'li sendikaların yöneticilerine yakışmıyor. Dün dündür politikaları işçi sınıfının değil, burjuvazinin politikalarıdır. Yıllarca DİSK'in amaçları uğruna can vermiş üyelerimize ilerici, demokrat, yurtsever yandaşlarımızın anılarına saygısızlık göstermek DİSK'in şanlı geçmişine ve varlık nedenine karşı saygısızlık etmek demektir.
     Unutulmasın ki işçiler hancı, yöneticiler de yolcudur. Her yöneticinin genel kurullarda üyelerine hesap verme vakti gelir.
     DİSK yöneticilerinin DİSK ilkelerine saygı göstermelerini sağlamanın yolu, geçmişimize, geleneğimize sahip çıkmaktan, sınıftan yana olan herkesin birliğini ve mücadelesini güçlendirmekten geçiyor.
 
Yazarın Diğer Yazıları
 Yirmibeşinci Yılında 24 Ocak 1980 "İstikrar Programı"
 PAŞABAHÇE DİRENİŞİNİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
 YOLCULAR VE HANCILAR
 DUR DEMEDİKÇE
 BİR SENDİKACI DAHA ÖLDÜRÜLDÜ