Şu son dönemlerde DİSK başkanlarına bir hal
oldu. İki örnek vereceğim.
Birincisi, DSP milletvekili, eski DİSK ve Tekstil İşçileri
Sendikası genel başkanı Rıdvan Budak. Rıdvan Budak, Abdullah Öcalan'ın idam
dosyasının başbakanlıkta tutulması kararından sonra MHP genel başkanı başbakan
yardımcısı Devlet Bahçeli'yi aramış.
Onu barışa katkı verdiği için kutlamış.
Bahçeli de onu makamına davet etmiş, konuşmuş, çay içmişler. Buluşma çıkışında
Rıdvan Budak, televizyon muhabirlerine Bahçeli'ye teşekkür ettiğini açıklamış.
Muhabirin biri "Kendisine teşekkür ettiğiniz partinin başkanı sizin de
başkanlığını yaptığınız DİSK'in başkanlarından Kemal Türkler'i öldüren ve
öldürtenlerin mensubu olduğu söylenen (ve hala davasının devam ettiği) partinin
genel başkanıdır. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" diye sormuş. Rıdvan Budak da
"Siyaset o zamanki siyasilerce öyle yapılıyordu. Şimdi de böyle yapılıyor.
Onları konuşmayalım. Ben son olay üzerinden değerlendirme yapıyorum." diyerek
konuyu geçiştirmeye çalışmış.
Acaba Bahçeli gerçekten barışa katkı mı yaptı? Yoksa MHP'nin
kendince uyguladığı bir iktidar stratejisinin gereğini mi yerine getirdi? Bu
konuyu burada tartışmayacağım. Ancak, koalisyon liderlerinin üçlü toplantısından
sonra Devlet Bahçeli'nin, kendisini ziyaret eden dernek yöneticilerine "Apo'nun
asılmayacağını kim söylüyor? Bekleyin, görün." dediğini televizyonlar da verdi,
gazeteler de yazdı.
Rıdvan Budak'ın bu demeçten haberinin olmaması bana pek mümkün
görünmüyor. Bu demeç, Devlet Bahçeli'nin barışa hizmet etmek niyetinde olduğu
görüşünü en azından tartışmalı duruma getirir. Daha bu yakınlarda 7 TİP'li
gencin katili Haluk Kırcı'yı hapisten kurtarmak için MHP'nin nasıl cansiperane
uğraştığını hiçkimsenin unuttuğunu sanmıyoruz. Susurluk'ta açığa dökülen
ilişkilerin sorumlularına sahip çıkıldığı da biliniyor. MHP'nin bugüne kadarki
sicili de besbelli. Üstelik MHP'liler sık sık biz değişmedik' diye kendileri
ilan ediyor. Bütün bunlar, "barışa katkı" saptamasını daha da kuşkulu hale
getiriyor. Bu durumda Rıdvan Budak'ın bir televizyon muhabirinin aklına hemen
geliveren gerekçeyi hatırlaması ve DİSK'in kurucu başkanı Kemal Türkler'e,
ayrıca ekleyelim, yargısız infaz edilen İlerici Deri-İş başkanı Kenan Budak'a
(Rıdvan Budak'ın amcasının oğludur) saygı gereği Bahçeli'yi kutlamadan önce iki
kere düşünmesi gerekmez miydi?
Peki öyleyse Rıdvan Budak, özel olarak Bahçeli'yi kutlama
gereğini neden duydu?
Bilindiği gibi koalisyon kurma görüşmeleri yapıldığı sırada,
Rıdvan Budak MHP'yle koalisyon yapılmaması gerektiğini savunmuştu. Bu çıkışından
dolayı MHP'lilerin Rıdvan Budak'a kızdıkları ve onun bir bakanlığa atanmasına
asla razı olmayacakları medyaya yansımıştı.
Koalisyon kurulunca, Rıdvan Budak kamuoyundan gelen çağrılara
rağmen DSP'den veya milletvekilliğinden ayrılmayı kabul etmemişti.
İnsan düşünmeden edemiyor. Kabinede değişiklik yapılacağının
söylendiği bu günlerde acaba Rıdvan Budak Devlet Bahçeli'ye ve MHP'ye bir mesaj
mı veriyor? Bakanlık için ortam mı hazırlıyor?
Rıdvan Budak DİSK başkanıyken de buna benzer tavırlar
sergiliyordu. DİSK'in kararı olmadan MGK kararlarını olumlu bulmak, 5'li
insiyatife katılmak, DİSK'in genel kurul kararına rağmen Ekonomik ve Sosyal
Konsey'e katılmak gibi.
Rıdvan Budak'ın seçimlere DSP'-
den girmesi de DİSK'in kararlarına aykırıdır. Çünkü DİSK,
yöneticilerinin "sadece emekten yana" olan partilerden aday olmasına izin
vermişti. İMF kararlarının itirazsız uygulayıcısı DSP'nin emekten yana olmadığı
ise açıktır.
Gelelim ikinci örneğe.
Lastik-İş başkanı Vahdet Karabay, DİSK'in şu andaki genel başkanıdır. Ne var ki
yıllardır Rauf Denktaş'a ödül veren Türk-Metal Sendikası'nın görevini bu sene
Lastik-İş Sendikası yerine getirmiş, bizzat Vahdet Karabay Rauf Denktaş'a ödül
vermiştir.
Yapılan bu işler DİSK'li
sendikaların yöneticilerine yakışmıyor. Dün dündür politikaları işçi sınıfının
değil, burjuvazinin politikalarıdır. Yıllarca DİSK'in amaçları uğruna can vermiş
üyelerimize ilerici, demokrat, yurtsever yandaşlarımızın anılarına saygısızlık
göstermek DİSK'in şanlı geçmişine ve varlık nedenine karşı saygısızlık etmek
demektir.
Unutulmasın ki işçiler hancı, yöneticiler
de yolcudur. Her yöneticinin genel kurullarda üyelerine hesap verme vakti
gelir.
DİSK yöneticilerinin DİSK ilkelerine saygı
göstermelerini sağlamanın yolu, geçmişimize, geleneğimize sahip çıkmaktan,
sınıftan yana olan herkesin birliğini ve mücadelesini güçlendirmekten
geçiyor.