İletişim araçlarının hızla gelişimi ve yaygınlaşması olumlu yönlerinin yanında, sınıf savaşımı açısından olumsuzlukları da beraberinde getiriyor. Emperyalizmin kültür saldırısı toplumun en ücra köşelerine kadar yayılıyor. Medya tekelleri taraflı ve yönlendirme haberleriyle adeta olayları yeniden yazıyor. Toplumsal kültür em-peryalist baskı kültürleri karşısında direnemiyor. Emperyalist yaşam tarzı giderek yaygınlaşıyor, kapitalist eğitimin temelini oluşturan korkak, bencil, boş bir umu-dun peşinde koşan, kendi gücüne yabancılaşmış, olaylar arasında bağ kuramayan insanlar yetiştirmede burjuvazi her şeyden yararlanıyor. Binlerce TV kanalı, basın organları toplumun önüne adeta duvar örüyor.
Sosyalist sistemin yıkılmasıyla başlayan gerileme, azalmasına rağmen emper-yalizmin yeni saldırılarıyla devam ediyor. Özellikle ortadoğu halklarına kölelik dayatılıyor.
Azgınca saldıran emperyalist kültüre direnmenin yolu, eski yöntemlerimizi inatla kullanmanın yanında yeni yöntemler bulmaktan ve düşüncelerimizi bitmek tükenmek bilmez bir enerjiyle yaymaktan geçiyor.
Birçok can alıcı sorun gibi bu sorunun da cevabı "düşüncelerimizi nasıl yayalı-m"dan geçiyor. Ezilenlere sorunların kaynağını ve çözüm yollarını nasıl anlataca-ğız? Ajitasyon ve propagandada somutlanan, derdimizi nasıl anlatacağımız konu-sunda Lenin bolca yazı ve makale yayınlamış. İşe bunları hatırlamakla başlamak gerekiyor, oradan çıkaracağımız derslerle günceli yakalamak, gelişen iletişim ve teknolojiye ayak uydurmak.
Kısa kısa hatırlarsak
"Propagandayı diyalektik-materyalist dünya görüşünün temelden kavratılma-sı, siyasal, felsefi, ekonomik, bilimsel öğretilerin, görüş ve fikirlerin sistematik bir şekilde yayılması için yürütülen çalışmalar olarak tanımlayabiliriz.
Propaganda daha çok yazılı olarak yapılır. Ajitasyon çalışmasında ağırlıklı ola-rak konuşarak yapılan faaliyetlerdir.
Propaganda çalışmalarını genel olarak parti propagandası ve kitle propaganda-sı olarak ikiye ayırabiliriz. Partinin kendi kadrolarının siyasal eğitimi için sürdür-düğü çalışmalara parti propagandası, işçi sendikaları, kadın ve gençlik örgütleri vb. kitle örgütlerinde daha geniş yığınlara, partisiz işçi ve aydınlara yönelik çalışmala-ra kitle propagandası diyoruz.
Ajitasyon ve propagandanın temel görevi son çözümlemede, başta işçiler ol-mak üzere bütün emekçilere, işçi sınıfı partisinin genel çizgisini, parti kararlarını ve programını tanıtmak, günümüzdeki ve önümüzdeki sorunların çözümü için parti tarafından önerilen yolun doğruluğuna onları ikna etmektir. Öte yandan propaganda salt kişileri bilgi sahibi etmeyi değil, aynı zamanda onlarda sosyalist tavrın, devrimci ahlâkın yerleşmesini de amaçlar.
Temel ilkeler
Propagandanın temel ilkelerini üç ana grupta toplayabiliriz:
Bilimsellik
Marksist-Leninist dünya görüşü kendi içinde bütünsel bir yapı taşır, iç tutar-lılığa ve uyuma sahiptir. Her öğesi birbirini tamamlayıcıdır. Bu yüzden böyle bir dünya görüşü ancak Marksizmin bilgi teorisine, bilimin yasalarına ve yöntem-lerine dayanan, bilimsel bir şekilde örgütlenmiş ve yürütülen bir propagandayla yayılabilir.
Burjuva propagandasının tersine, işçi sınıfının propagandası bilimseldir, ob-jekti.ir ve gerçeklere bağlıdır. Dünyayı değiştirmek için yola çıkanların gönüllü birliğinden oluşan proletarya hareketi önce bu dünyayı tanımak ve olduğu gibi tanıtmakla görevlidir. Değiştirilecek şey önceden bilinmeden tanınmadan değiş-tirilemez. Onun için bilimsel olmanın ön koşulu, olan biteni olduğu gibi göstere-bilmektir.
Gerçekçi olmanın yolu olayları bütünlüğü içinde ele almakla mümkündür. Olayları bir bütünün parçaları olarak değil de birbirinden tecrit edilmiş bir şekilde ele alma gerçeğin gözden kaçmasına yol açar. Oysa bilimsel olmanın gereği, olgula-rı, olayları ve süreçleri bütünlüğü içinde öğrenmek, öğretmek ve kavratabilmektir.
Bilimde yalanın ve uydurmanın yeri yoktur. Kitleleri kolay yoldan kazanmak amacıyla onların anlık durumlarına uygun yalan ve çarpıtmalarla yaklaşmak son derece zararlıdır. Bilimsel propaganda ne olayları ne de adına işlem gördüğü ha-reketi olduğundan başka türlü göstermekten dikkatle kaçınmalıdır. Çünkü gerçek devrimcidir ve yalanı bir gün mutlaka ortaya çıkarır.
Özellikle günümüzde düşülen en büyük yanlış, halka yalan söylemektir. Gerçek niyetleri gizleyerek yapılan popülist politikaların bilimsel ve gerçekçi olmadığı or-tadadır. Halktan gerçek niyetlerimizi gizleyerek şirin görünme çabası hareketleri kitleselleştirmediği gibi her türden sapık akımı da saflara taşımaktadır. Bu da bü-yük geri düşüş ve likidasyonlara neden olmaktadır.
Taraflılık (partizanlık)
İşçi sınıfı partisinin savaşımı partizan bir savaşımdır, işçi sınıfının tarafını tutar. Kendini tarafsız, sınıflar üstü, bütün ulusun sözcüsü gibi gösteren, aslında sömürü ve baskının tarafını tutan burjuva propagandasının tersine, işçi sınıfı-nın propagandası taraflı olduğunu açık açık söyler, ona gücünü veren de budur. İşçi sınıfı sosyalistleri amaçlarını ve niyetlerini hiçbir zaman gizlemezler. Çünkü onların amaç ve niyetleri emekçi kitlelerin çıkarlarına uyan, buna hizmet eden amaçlardır.
Burjuvazi bu muazzam sömürü düzenini sürdürebilmek için boş durmuyor, işçi sınıfını kendi haline bırakmaya hiç de niyetli değil. İşçi sınıfı ideolojisinin karşısına her gün yeni engeller çıkarıyor, bir sürü uydurma teorileri, sahte ve al-datıcı ütopyaları piyasaya sürüyor. İsmi ne olursa olsun Marksizm-Leninizm'den uzaklaşan her parti ve grubu yedeğine alıyor ve mücadeleden uzaklaştırıyor. Sınıflı toplumda parti propaganda ve ajitasyonu burjuva ideolojisi ile sürekli savaş duru-mundadır. Ve bu savaşta yer almayan tek bir kavram varsa o da ideolojik taviz ve ideolojik uzlaşmadır. Burjuvaziye ideolojik taviz vermek demek, ona teslim olmak demektir.
Lenin şöyle diyordu: "Her zaman proleter ideolojiyi, bilimsel sosyalizmin öğre-tisini, yani Marksizmin propagandasını yapmak, onu yozlaştırmadan korumak ve sürekli geliştirmek. Hangi moda ve parlak giysiye bürünürse bürünsün, her türden burjuva ideolojisine karşı yorulmak bilmeden savaşmak zorundayız."
Partizanlık, gerek ulusal gerekse uluslararası plandaki olayları sınıfsal bir yakla-şımla ele almkak, bunları işçi sınıfının çıkarları açısından yorumlamayı gerektirir.
Partiye bağlılık
Propaganda hiçbir zaman soyut olamaz, her zaman somuttur. Somutun tanımı ise, sınıf savaşımının pratiğidir. Propaganda her zaman bu pratiğe yönelir, onu yönlendirmeye çalışır. Bu nedenle her zaman pratiğe bağlıdır. Bilimsel ve taraflı olması da, ancak gerçek pratiğe doğru bir şekilde bağlanabilmesiyle mümkündür.
Propagandanın pratikle bağlanması gereği, doğrudan işçi sınıfının devrimci hareketinin bizzat bir pratik olmasından kaynaklanır. Teori ve pratiğin birliği mut-laka sağlanmak zorundadır. Teori ve pratiğin birleştirilmesi durağan bir şey değil,tam tersine sürekli yaratıcı bir çalışma gerektiren bir eylemdir.
Sınıf savaşının pratiği sürekli gelişen ve değişen bir süreçtir. Bu durumda teori ile pratiğin propagandada birleştirilmesi, teorinin tüm zenginliklerinin pratiğin ihtiyaçlarına uygun biçim ve anda iletilebilmesi yaratıcı bir çalışmayı gerektirir. Teori ile pratik arasındaki bağı kurarken asıl belirleyici olan, ele alınan her konuda mutlaka işçilere ve sosyalistlere nasıl bir tavır takınılması gerektiğinin işaret edilmesidir.
Teorinin eylem kılavuzu olduğunu düşünürsek, propaganda da her zaman ey-lem yolunu göstermekle yükümlüdür.
Marksist-Leninist propaganda ve ajitasyon, bilimsellik, taraflılık ve pratiğe bağ-lılık ilkelerini aynı anda ve bir bütün olarak gerçekleştirmek zorundadır.
Belirttiğimiz temel ilkelerin sağlıklı uygulanabilmesi ve gerekli sonucu alabil-mesi için 3 temel noktaya dikkat edilmelidir.
Teorik düzey
Propagandanın teorik düzeyi mutlaka yüksek olmalıdır. Yüksek derken anla-şılmaz olmayı kastetmiyoruz. Üst düzey olması demek, Marksist-Leninist teoriye uygun olması, bu teorinin bütün kazanımlarından yararlanabilmesi, ideolojik ta-viz ve saptırmalara yer vermemesidir. Bir şeyin anlaşılır hale getirilerek anlatılması hiçbir zaman öz bozularak ve farklılaştırılarak yapılamaz.
Lenin şöyle diyor: "Komünistlerin görevi, siyasal haklara sahip olmayan kitle-lerin peşinden sürüklenmek değil, kitlelerin siyasal bilincini geliştirmektir. İkinci olarak -ve temel sorun budur- kitlelerin siyasal savaşım fikrini anlamadığı yanlıştır. En basit işçi bile bu fikri anlayacaktır."
İçerik
Propagandanın içeriğinin, ele alınacak konunun iyi saptanması önem taşır. Neyin ne zaman ve ne kadar anlatılacağı, çalışmayı yapanlar tarafından çok iyi düşünülmelidir. Bu soruların cevabı bilimsel olarak verilmelidir. Bu da propagan-da yapılarak kitlenin iyi tanınması ve sağlam bir ön hazırlık gerektirir. Anlatılacak konu mutlaka anlatılan kesimin ilgi alanı ve yaşamını ilgilendiren konularda ol-malıdır. Anlatılacak zaman da pratikte kullanılabilecek en yakın zaman olmalıdır. Yani konu her zaman yaşamsal olmalıdır.
Yöntem
Ajitasyon ve propagandanın ne zaman ne kadar anlatılacağının yanında en önemli sorulardan biri nasıl anlatılacağıdır. Propaganda ve ajitasyonun kendine has yöntemleri vardır. (Bakınız: Düşüncemizi Nasıl Yayalım?, Ürün Sosyalist Dergi, Sayı 3, 1997) Bu yöntemlerin farklı koşullarda farklı kullanışları vardır. Pro-paganda her şeyden önce toplumsal bir faaliyettir. Yürütenlerle, propagandanın kendisine yöneldikleri arasındaki toplumsal bir faaliyet ve sınıf düşmanına karşı bir savaşımdır.
Propaganda ve ajitasyon ancak bu üç konuda uyum sağlanırsa etkili olabilir. Teorik düzey istediği kadar yüksek olsun, bilimsel olsun, içerik son derece iyi seçil-miş olsun, yöntem aksıyorsa, ihtiyaca cevap vermiyorsa hiçbir işe yaramaz.
Propaganda ve ajitasyon kayıtsız kişilere yönelen bir faaliyet değildir. Yani iş şöyle yürümez: Kimse "sosyalist fikirler doğrudur, iyidir, haydi biz bunları yayalım, herkes öğrensin, bilinçlensin" diyerek propaganda yapmaz. Marksist-Leninist pro-paganda ve ajitasyon, her zaman bir ihtiyaca cevap verir. Bu yüzden propaganda çalışmaları canlı bir faaliyettir. İki taraf, yani propagandayı yapan tarafla bunun yöneldiği taraf, canlı bir ilişki ve karşılıklı etkileşim içindedir.
Sınıf karşıtlıklarıyla parçalanmış bir toplumda, sınıf dışı ya da sınıf üstü bir ideoloji sözkonusu olamaz, öyleyse, herhangi bir biçimde sosyalist ideolojiyi küçümsemek, ona birazcık olsun yan çizmek, burjuva ideolojisini güçlendirmek anlamına gelir."
Kaynaklar:
Ne Yapmalı, Lenin, Sol Yayınları
Ürün Sosyalist Dergi, 1977, Sayı: 38
Ürün Sosyalist Dergi, 1977, Sayı: 40
Ürün Sosyalist Dergi, 1997, Sayı: 3