Sosyalist Dergi: 6 |  Arsızlar |
Wolfensohn Şovu

Son haftalarda gazetelerde bir furyadır gidiyor. "Doğru yoldayız", "İMF'den bir onay daha", "Türkiye'ye övgü yağıyor" türünden başlıklar. Hele medyamızın o çok radikal gazetesinin atmış olduğu "her şey güzel olacak" manşetine ne demeli? İMF, Türkiye'nin niyet (herhalde doğrusu diyet olacak) mektuplarına bir onay veriyor, sonra gelsin Stand-by kredileri. Dünya Bankası'na sözler veriliyor. Sonra gelsin paralar, birilerinin ellerini ovuşturduğunu görüyor gibiyiz. Nedir bu onaylar, sözler?

İMF'nin Türkiye'ye vereceği kredi karşılığında ne istediğini çok iyi biliyoruz. Faturasının kime çıkarılacağını da. Tabii ki emekçilere. Bakın, Devlet Bakanı Recep Önal ve Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel, İMF Başkanı Horst Köhler'e yazdıkları mektupta, 2001'de kemerlerin iyice sıkılacağını ve gerekirse ek mali önlemler alınacağını yazmışlar.

Gerçi eski tas eski hamam diyeceksiniz, bunu bilmeyecek ne var? Ama gelin yine de bu ağır faturaya bir göz atalım. Niyet mektubunda İMF'ye verilen taahhütlere baktığımızda, memlekette kamu kaynakları adına ne varsa, hepsinin denetiminin İMF'ye verildiğini görüyoruz.

Memur maaşları yılın ikinci yarısında % 10'la sınırlı kalacak. KİT'lere yeni işçi alınmayacak. Özelleştirme son hız devam edecek. Sosyal güvenlik sistemi tırpandan geçirilmeye devam edecek. Sigorta katkı primleri en az 4 kat arttırılacak. Sağlık sigortaları ve emeklilik sigortaları birbirinden ayrılacak, özel sektöre devredilecek. Başta Vakıfbank olmak üzere, kamu bankaları özelleştirilecek. Türk Telekom'un yüzde 14'ü yabancı şirketlere satılacak. Bu konuda bizimkiler, yabancı ortaklıkların artık kaçınılmaz olduğundan, buna "alışmamız" gerektiğinden dem vurmuşlardı. Yani yurtseverlikten artık bir kırıntı bile kalmamış. Ayrıca, son dönemde Türkiye'nin tarımına da göz dikilmiş durumda. Hatta tarım ürünlerinin taban fiyatına kadar karışıyorlar. Amaçları tarımı küçülterek kamuya ait mevcut büyük işletmelerin satılarak özel sektöre devredilmesi. Şimdi sırada şeker fabrikaları, ÇAYKUR, TEKEL var. TEKEL'in tütün destekleme alımları durdurulacak, işletmeleri satılacak. Özelleştirmelerde dış sermayenin önü daha da açılacak. Türkiye tarımı daraltılacak, böylece dışülkelerin Türkiye'ye ihracatının artması sağlanacak.

Alman Deutsche Bank, kamu bankalarının özelleştirilmesi sürecinin hızlanmasını alkışlamış.

Geçenlerde Dünya Bankası Başkanı Wolfensohn Malatya'nın Yaygın beldesine geldi. Orada sergilediği mini şov doğrusu gözlerimizi yaşarttı. Misli misli geri alacağını bildiği o para yardımını yapmadan önce "Doğu Anadolu Havza Geliştirme" çalışmaları çerçevesinde bir yandan da yöre halkıyla "sohbet" etmiş. Umarız gördüğü manzara kendisini tatmin etti. Görüştüğü bir köylüye sormuş, çocuklar okuyor mu diye. Köylü, okul uzak olduğu için erkekler okuyor, kızları gönderemediklerini söylemiş. Ardından günün anısına kadeh kaldırılmış. Tabii ki köylüler bu durumdan hiç hoşlanmamış ve ona katılmamışlar. Tabii sorunumuz bu Dünya Bankası temsilcisi değil. O dilerse, sadece kadeh kaldırmak değil, kına da yakabilir. Bu manzara karşısında utanç duymayan bizim işbirlikçilere ne demeli? Memleketin ne hale geldiğini anlamıyorlar mı? Biz biliyoruz ki, onların ellerini ovuşturdukları bu krediler halkın durumunda en küçük bir düzeltme yaratmayacak. Hatta faturasının yine o köylülere ve hepimize çıkarılacağını çok iyi biliyoruz. Kapitalistlerimiz sadece keselerini doldurma derdinde.

Sözün kısası, hükümet, çok geniş çaplı bir "operasyona" girişmiş durumda, işçi sınıfı önünü kesmezse, Türkiye'de kamu kazanımı adına birşey kalmayacak.

 
Yazarın Diğer Yazıları
 SSK'yı işçiler batırdı!
 OLUMSUZ Mehmet Y. Yılmaz
 Maliye rantiye peşinde (imiş)
 YORUMSUZ
 Rıdvan Budak
 ÖRNEK ÜLKE, TÜRKİYE
 ESNEKLEŞTİRME Mİ, BELKEMİKSİZLEŞTİRME Mİ
 ÜZEYİR GARİH'İN SON SÖYLEŞİSİ!