Bir Belge:
Kemal Okuyan'la Söyleşi
Yunanistan Komünist
Partisi YKP Radyosu'nun SİP'in KP'yi kurdurması üzerine Ekim 2000
tarihinde SİP Genel Sekreteri Kemal Okuyan'la yaptığı söyleşi.
Soru:
Komünist Parti ile ilgili genel olarak bilgi rica edeceğiz.
Kurulduktan sonraki gelişmeler
nelerdir? Bir Devlet Cephesinden söz edildi. Nedir bu konu?
Kemal Okuyan: Partimizle ilgili Devlet Cephesinde hiçbir adım
atılmadı. Yaklaşık üç ay oldu parti kurulalı. Dava açılması
gerekirdi. Şu ana kadar Anayasa Mahkemesi'nde açılmış herhangi
bir dava yok. Bize, Komünist Parti yönetimine sadece bazı evrak
eksiklikleri var dediler. Yani bürokratik eksiklikler. Tamamlanması
istenildi bir yazıyla. Dolayısıyla bizim beklediğimiz şey şu
ana kadar olmadı. Siyasi Partiler Kanununda açık madde var.
Komünist Parti adıyla parti kurulamaz diye.
Soru:
Siyasi Partiler Kanununda mı,
Anayasada mı?
Yanıt:
Siyasi Partiler Kanununda. Anayasada böyle bir hüküm yok. Vardı,
kaldırıldı. Dolayısıyla, dava açılmadı. Ama bu açılmayacak
anlamına gelmiyor. Biz bu süre içerisinde
hem hukuki dayanaklarımızı güçlendirmek için bir çalışma
yaptık, hem de özellikle Avrupa'daki komünist partilerle bu konuda
görüşmeler yaptık. Olası bir mahkeme sürecinde biz, Avrupa
Birliği kurumlarını değil, Avrupa'daki komünist partileri
harekete geçirmeye, bir dayanışma sağlamaya çalışacağız.
Şimdi bu noktaya geldik, biz bir karar eşiğindeyiz şu anda. Bu
karar belli bir süre sonra Komünist Parti'nin siyasi faaliyete
başlaması kararıdır.
Biz
şu ana kadar faaliyetlerimizi yine Sosyalist İktidar Partisi adı
altında yürüttük. Dava açılsaydı biz bunu bir siyasi mücadele
konusu yapacaktık. Ama şimdi, Komünist Partisi'nin de bir siyasi
faaliyete başlayıp başlamayacağı tartışılabilir. Ama bu
tartışmanın sonucu şu olacak: Türkiye'de, Komünist Partisi
kamuoyuna kendi kimliğiyle hitap etmeye başlayacaktır yakında
herhâlde. Beklentimiz bu.
Soru: Neden bu partiye Komünist Parti dediniz de Türkiye
Komünist Partisi demediniz?
Yanıt:
Bunun birkaç nedeni var. Birincisi, bir parti ki, Türkiye'nin en
eski partisidir aslında yakın döneme kadar, Sovyetler Birliği
çözülünceye kadar, Türkiye Komünist Partisi adı altında
varlığını sürdürdü. Biz bu partinin devamı gibi gözükmek
istemiyoruz. Çünkü bu partinin tarihinin belli bölümlerinin
Türkiye'deki sosyalist mücadelenin mirasını temsil edemeyeceğini
düşünüyoruz. Türkiye'de komünist hareket daha zengin bir
kanalda aktı.
İkincisi,
bugün, bu geçmişteki Türkiye Komünist Partisi'nin devamı
olduğunu söyleyen bizim saptadığımız altı, yedi örgüt var.
Bu adı kullanıyorlar. Biz Komünist Partisi'ni kurarken, gereksiz
bir tartışmaya girmek istemedik. Bu, biçimsel bir tartışmadır
aslında. Konuyu saptıracaktır. Türkiye Komünist Partisi adı
etrafında bir kör döğüşü ortaya çıkacaktı ve biz bu kör
döğüşü içerisinde yer alacaktık. Bu tartışmaya da girmek
istemedik.
Nedenlerden biri de bizim, özellikle 1998 yılında Öcalan'ın
Roma'ya getirilişi ve ondan sonra yakalanışı ile birlikte,
Türkiye'de Kürt ve Türk emekçilerinin aynı örgütte
örgütlenmesinin gerekli olduğuna inanmamızdır. Bu, kurtuluşun
da birlikte geleceği anlamına gelmiyor. Türkiye Komünist Partisi
adının Türkiye'de Kürt ve Türk emekçilerinin aynı örgütte
örgütlenmesi gereğine ters düştüğünü, böyle bir ortak
örgütlenmenin önünde engel teşkil edebileceğini düşünüyoruz.
Kısacası, kaygılarımız bunlardır. Dolayısıyla, Komünist
Partisi adını aldık.
Soru: Peki, bir yerde, bir engelleme yapılırsa, tutumunuz ve
çalışmalarınız ne olacak? Engellemeler olmazsa serbest olarak
çalışabilecek duruma gelirseniz, bu durumda çalışma programınız
ne olabilecek?
Yanıt: Bir
engelleme ile mutlaka karşılaşacağız. Bunu hesaba katıyoruz. Şu
anda Sosyalist İktidar Partisi, yasal bir parti ve belli bir
örgütlenme düzeyine ulaştı, özellikle son aylarda, Türkiye
solunda, neredeyse faaliyet gösteren,
siyasi faaliyet gösteren tek örgüttür. Ve tanınmaya başladı.
Biz bu mevziyi kaybetmemek istiyoruz. Ama Komünist Partisi adının
alınması, belli riskleri gözönüne almayı da getirir. Çünkü
Türkiye'de, şu anda düzen, Avrupa Birliği ile ilişkileri
nedeniyle bir iki yıllık süre içinde, Komünist Parti üzerindeki
yasağı kaldırmak istiyor. Ama ortaya çıkacak olan Komünist
Partisi'nin, düzenle uyumlu, bizim eski deyimimizle majestenin
komünist partisi olması konusunda bir eğilimleri var. Biz bu oyunu
bozmak istiyoruz. Şimdi düzenin, devletin öngördüğü sürenin
çok öncesinde biz adımımızı attık. Dolayısıyla belli bir
süre sonra, istenmeyen engellerle karşılaşacağız. Biz, bu
aşamadan sonra Komünist Parti adına ve komünist kimliği
yasaklamaya dönük her şeye karşı elimizden geldiğince
çalışacağız, gereken adımı atacağız kesin olarak. Bu bir.
İkincisi, Komünist Parti, Sosyalist İktidar Partisi'nin yürüttüğü
program ve siyasal çalışmalar dışında bir şey olmayacak.
Bununla birlikte, yeni kimliğin, Komünist Parti adıyla açık
çalışma yapmanın ve başlamanın getireceği bir ilgi olacaktır
Türkiye'de. Biz bu ilginin, Türkiye Komünist hareketini
tekleştirmeye doğru çabalarımızı hızlandıracağını
düşünüyoruz.
Soru: Tekleştirmek nedir?
Yanıt:
Türkiye'de hâlâ bağımsız olarak
varlıklarını sürdüren komünistler var, tek tek ya da başka
birliklere, partilere dağılmış olarak; örneğin ÖDP'de hâlâ
komünistler var. Biz, bu çabamızın, bu girişimimizin Türkiye'de
komünistleri aynı çatı altında toplayacak bir şey olabileceğini
düşünüyoruz. Ama bir birleşme, birlik süreci düşünmüyoruz.
Bizim kendi partimiz var, programı belli, örgütsel yapısı belli.
Zaten Türkiye'de artık solu, eski solcuları biraraya getirmek
üzere kurulacak bir şeyin yaşama şansı yok, Türkiye'de komünist
hareketin toplumun yeni kesimlerine açılması lazım. Biz bunu
hedefliyoruz.
Soru:
Üç dört partili grup var, kendilerini komünist olarak tanımlayan
10-15 kişilik gruplar var dedin iz.
Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Yanıt:
Bazılarıyla temasımız oldu. Komünist Parti başvurusunu yapmadan
önce, İçişleri Bakanlığ'na başvuru yapmadan önce temasımız
oldu ve onlara, bizim amacımızı anlattık. Biz, Türkiye Komünist
Partisi adı etrafındaki kavgaya katılmıyoruz. Bizim yaptığımız
şey, şudur diye; geniş açıklama yaptık, izah ettik, onlar da
kendi çalışmaları hakkında bilgi verdiler. Şunu gördük ki, bu
çalışmalar, bir komünist partisinin kuruluşu için yeterli iç
dinamiğe, güce, enerjiye, kadroya sahip değil. Niyete de sahip
değiller. Şu sıralar sadece protokol görüşmeleri yapıyoruz bu
çevrelerle, bu çevreler kendi içlerinde
çok uzayan tartışmalar yapıyorlar. Dolayısıyla artık siyasi
bir görüşme yaptığımız söylenemez bu kesimlerle. Bu
kesimlerin bazıları kendilerini komünist diye tanımlamalarının
ötesinde, Türkiye Komünist Partisi biziz diyorlar.
Soru: Diyelim ki kapanma kararı çıktı. Bu durumda tutumunuz ne
olacaktır?
Yanıt:
İki şey yapacağız. Birincisi, bu kapanmaya karşı, Türkiye
içinde bir mücadeleyi sürdüreceğiz. Bu mücadelede, yasal parti
kimliğimizi sonuna kadar kullanacağız. Çünkü bu mevzinin
yeniden kaybedilmesi anlamsız. Evet biz, her tür koşulda mücadele
edeceğiz. Bunun içerisinde, Dünya Komünist
Hareketi tarihinde, dış kesimde, yasal parti zemini dışında
mücadele gereğinin örnekleri vardır. Ama biz bu mevziyi terk
etmeden mücadeleyi sürdürmeye çalışacağız. Komünist adından
da vazgeçmeyeceğiz. Yani bu hakkı elde edinceye kadar gerekirse
yirmi parti kuracağız.
Soru: Diyelim ki izin verildi ve devam ediyorsunuz. Bu durumda
çalışma programınız ne olacak?
Yanıt:
Şimdi, bugün, partimizin zaten belirli
bir siyasi çizgisi var, Sosyalist İktidar Partisi olarak. Bunu
değiştirmeyeceğiz. Ama, yakın gelecekte gözüküyor ki
Türkiye'de komünist hareket iki konu üzerinde çok fazla
yoğunlaşacak. Bunlardan biri, Türkiye'de henüz bu özelleştirme
saldırısının sonuçları toplumda pek görülmedi. Ama büyük
bir yoksullaşma var. Ve önümüzdeki yıllarda patlamalar halinde
işçi sınıfından tepkiler gelecek. Bu çok önemli. Belki de daha
önemli olan şey, Türkiye'nin bölgesel rolü konusunda Türkiye'de
çok şiddetli bir anti-emperyalist mücadele verilmek durumuna
girilecektir.
Çünkü
Türkiye çok silahlanıyor. Türkiye bugün aslında dört bölgede
asker bulunduruyor. Kıbrıs, Balkanlar, Kafkasya ve Irak. Buralarda
fiilen Türk askeri var. Farklı statülerde. Birincisi eğitim için
gidiyor, Kıbrıs'ta 40 bin kişilik bir kuvvet var, Irak'ta ise
sınır ötesi operasyonlarda, Kuzey Irak'taki ABD eksenli Kürt
Devleti projesinde, Türk subaylar görev alıyor. Balkanlarda,
Bosna'da da Türk birliği var. Şimdi bu bizim için hayati önem
taşıyor. Önümüzdeki dönem, Türkiye'deki komünistler
anti-emperyalist mücadeleyi arttırmalıdır. NATO'ya karşı,
Avrupa Birliği'ne karşı. Çünkü biz sadece, ABD emperyalizmine
karşı değil, Avrupa'daki, özellikle Almanya eksenli emperyalist
ülkelere karşı da mücadele yapıyoruz.
Sanıyorum,
Komünist Partisi'nin önümüzdeki dönemde en fazla üzerinde
duracağı başlık, anti-emperyalist mücadele olacak ve bu arada da
bölgedeki bütün ilerici komünist güçlerle işbirliği yollarını
arayacağız. Türkiye bu kadar silahlandıktan sonra, mutlaka
ABD'nin bölgesel projelerine ortak olacaktır.
Soru: Yunanistan Komünist Partisi ile ilişkileriniz nedir, ne
durumda ve ileride nasıl geliştirmeyi düşünüyorsunuz?
Yanıt:
Yunanistan Komünist Partisi'yle
ilişkilerimiz, Türkiye komünist hareketinin yaşadığı ilk
problemler, Türkiye komünist hareketinin zayıflığı nedeniyle şu
ana kadar istediğimiz düzeyde değil. Ama son dönemde, Yunanistan
Komünist Partisi'yle karşılıklı güvene dayalı bir ilişki
tesis etmeye başladık.
Bizim
için uluslararası ilişkiler, hele hele yanıbaşımızdaki,
dünyanın en önemli komünist partilerinden biri olan Yunanistan
Komünist Partisi ile ilişkiler sadece enternasyonalist dayanışma
anlamına gelmiyor.
Biz
Yunanistan Komünist Partisi'yle ilişkilerimizi bölgesel bir
ilerici, anti-emperyalist, hatta anti-kapitalist hareket
yaratabilmek, artı, Türk ve Yunan milliyetçiliğinin karşısında
ortak bir işçi sınıfı kültürü geliştirebilmek için
kullanabileceğimizi düşünüyoruz.
Yunanistan komünistleriyle bizi birbirimize bağlayan çok ciddi başlıklar
var. Kıbrıs var, Ege var, Balkanlar var, genel olarak Avrupa
Birliği var. Çünkü Yunanistan Komünist Partisi, Avrupa Birliği
konusunda yaklaşımlarımıza benzer şeyler söylüyor. Bunu yapan
Avrupa'da tek komünist partisi. Bu bizim için çok önemli. Dolayısıyla biz ilişkilerimizi sadece diplomatik düzeyde,
enternasyonal dayanışma düzeyinde tutmak istemiyoruz, mutlaka bu saydığım başlıklarda işbirliği yapabileceğimizi düşünüyoruz.
Soru: Türkiye Komünist Partisi'yle Yunanistan Komünist Partisi
arasında bir akrabalık var. Yunanistan Komünist Partisi'ni yüceleştiren, büyüten genel sekreter Niko Zahariadis İstanbulludur ve Şefik Hüsnü'nün öğrencilerindendir. Ayrıca
daha başka Anadolulu komünistler zamanında güçlendi Yunanistan Komünist Partisi. Aslında iki parti arasında bir akrabalık söz
konusu. Siz bu konular üzerinde biraz durdunuz mu? Daha doğrusu
ilgilendiniz mi? Zahariadis'le.
Yanıt: Şimdi ilgileniyoruz. Şöyle bir ilişki var zaten, Türkiye işçi sınıfı hareketinde, Bulgar ve Ermeni devrimcilerinin rolü
çok büyük. Yani Türk işçi önderliğinden çok, saydığım ulusların önderliği Türkiye'de işçi hareketine damga vurmuştur.
Bunun bir dizi nedeni var. Yani Osmanlı İmparatorluğu'nun yapısı,
Osmanlıdaki ulusal kurtuluş hareketlerinin içerisindeki devrimci
kadroların etkisi. Bunları çok önemsemek lazım. Yalnız, bu bahsettiğim etkilerin yarattığı kimi boşluklar da var. Çünkü
Türkiye'de, komünist hareketi hiçbir zaman milliyetçi önyargılardan tam olarak kurtulamadı. Böyle bir problemimiz var
bizim. Bunu aşmaya dönük bir çaba da gösteriyoruz. Yani biz
komünistlerin gerçek anlamda yurtsever, vatansever olduklarını
biliyoruz. Öyleyiz. Bu memleketi çok seviyoruz. Ama biz Türkiye
komünist hareketinin bir türlü milliyetçi önyargılardan
kurtulamadığını düşünüyoruz.
Biz Yunan komünistleri ile kuracağımız ilişkilerin bu açıdan da çok işlevli olacağını düşünüyoruz. Çünkü, bildiğimiz
gibi, ortak bir tavrımız var, Yunan komünist hareketinin kimi önemli kadroları, yöneticileri, bu topraklarda yetiştiler, bu
topraklarda siyasete adım attılar ve bu da genelde Türkiye'de hiç bilinmez. Bu da çok ilginç.
Nazım Kültür Evi, Komünist Parti tarafından kurulmuş bir kültür
evi. Nazım Üniversitesi'nin açılışını yaptık. Dersler başladı. 12-13 başlıklı ders var. Kurslar da var. Paneller yapılıyor. Günlük yayın tasarımız var. Radyo açma projemiz de var.