Türkiye Büyük Millet Meclisi, Tayyip Erdoğan hükümetinin getirdiği “sınırlı” savaş tezkeresini dün kabul etti. Amerikan uçak filolarına Türkiye hava sahasının açılmasını ve Irak’a asker gönderilmesini öngören tezkere, Türkiye’nin resmen Amerikan saldırganları tarafında yer alarak Irak savaşına katılması anlamına geliyor.
ABD kara birliklerinin Türkiye’de konuşlandırılmasına ve Irak’a Türkiye’den sevk edilmesine de izin veren daha kapsamlı önceki tezkere, hatırlanacağı gibi, 1 Mart 2003’te 100 AKP milletvekilinin CHP milletvekilleriyle birlikte hayır oyu kullanmasıyla red edilmişti. Yirmi gün sonra yapılan oylamada 100 hayırcı AKP milletvekilinin yaklaşık yarısı da ABD emperyalizminin ve yerli işbirlikçilerinin tehdit, şantaj ve dayatmalarına boyun eğerek kabul oyu kullandı. Meclis’te 3 milletvekiliyle temsil edilen DYP de başta Susurlukçu Mehmet Ağar olmak üzere tezkereyi destekledi. Sonuçta tezkere 332 kabul, 202 red ve bir çekimser oyla kabul edildi.
Bu sonucun alınmasında tezkerenin “sınırlı” bir tezkere olduğu, “savaşa katılma anlamına gelmediği”, dolayısıyla kabul edilmesinin “sakınca doğurmayacağı” şeklindeki yanıltmaca önemli oranda etkili oldu. Daha önceki tezkere red edildiği halde tamamen gayrimeşru biçimde, uluslararası hukukun yanısıra ulusal hukuku da açıkça çiğneyerek ABD’ye dokuz yeni üs verildiği göz önüne alınırsa, bu tezkerenin kabulünden sonra ABD’nin hukuksuzluğu ve keyfiliği daha da arttıracağı kesindir.
Türkiye halkının bu sömürgeci savaşa katılmakta en küçük bir menfaati yoktur. TÜSİAD çevresinde birleşmiş büyük işbirlikçi kapitalistlerin menfaatini “ulusal menfaat” olarak göstermek kaba bir aldatmacadan ibarettir. Amerikan emperyalizminin psikolojik savaş birliği olarak hareket eden büyük kitle iletişim araçları, sadece mazlum Irak halkına değil, Türkiye halkına da ihanet ediyorlar. “Kuzey Irak’ta Kürt devleti” korkusu ile Amerikan planlarına alet olmak ufuksuzluktan başka bir anlam taşımıyor. Halkların eşitliği ve özgürlüğü ilkesini benimsemek gibi yalın ama köklü bir davranış değişikliği Kürt kardeşlerimizi “sorun” olmaktan çıkarır ve bizi Irak halkının tepesine bomba yağdıranların ipoteği altına düşmekten kurtarır. İMF’nin ekonomik soykırım planlarına hayır dediğimiz anda hem kendi yurttaşlarımızın refahı, hem bölge halklarının esenliği, hem dünya barışı açısından en hayırlı davranışı göstermiş oluruz. Amerikan kapitalist tekellerinin emperyalist savaşına ve İMF programına hayır dediğimiz anda Amerikan emperyalizmine bağımlı olmanın zilletinden de kurtulmaya başlamış oluruz.
AKP’nin ikinci hükümetinin ilk icraatı İş Güvencesi Kanununu kapitalist patronların isteği doğrultusunda ertelemek oldu. Savaş tezkeresinin çıkarılması hükümetin ikinci icraatını oluşturuyor. Görüldüğü gibi, ülke içinde emekçilere karşı kapitalistlerin menfaatini savunmakla komşu halklara karşı emperyalistlerle birlikte savaş politikası izlemek birbirini tamamlıyor.
Biz karşıt yolda çalışmaya devam edeceğiz. Kapitalistlere karşı emekçilerin menfaatlerini savunma tutumunu, emperyalist savaşa karşı halkların direnişini destekleme yaklaşımıyla birleştireceğiz. İşçi sınıfının öğretisi doğrultusunda hareket ederek, Bağdat’a atılan bombaların bize de atıldığı bilinciyle, yurtseverliği, barışseverliği ve enternasyonalizmi kaynaştırıp ABD’ye ve işbirlikçilerine karşı yılmadan mücadele edeceğiz.