Bugünlerde Meclis'ten geçirilmeye çalışılan ve
işçi sınıfının ve emekçilerin karşı koyduğu sosyal güvenlik 'reformu' yasa
tasarısı işverenleri de hayli üzmüş gibi. Türkiye İşveren Sendikaları
Konfederasyonu (TİSK) başkanı Refik Baydur lütfediyor, işçilerin ağlamalarının
'haksız ve yersiz olmadığını' buyuruyor. Ama yeni tasarıdan endişelenmiş
görünürken, gerçek düşünceleri ortaya dökülüveriyor; ona göre, yeni tasarıyla
"işçiye getirilen yüklerin de faturası işverene çıkacaktır". Reform adı altında
işçilere dayatılan yeni tasarıda sistemin tüm yükünün işçilere daha fazla
yüklenme anlamına geldiği bu kadar açıkken Refik Baydur'un bu iddiasına pes
doğrusu demekten başka bir söz kalmıyor. Baydur, ayrıca, SSK'da formalitelerin
ağırlığından yakınıyor, hizmetçisine bu formaliteler yüzünden sigorta
yaptırmadığını söylüyor. Prim yatırmak gibi bir 'formalite' çok zor olduğuna
göre, en iyisi, bu yükü işverenlerin omuzundan tümüyle alalım, onlar artık hiç
prim ödemesinler!
Zaten Avrupa Birliği ülkeleriyle karşılaştırıldığında,
Türkiye'de sosyal güvenlik fonlarına işverenlerin katkısının çok düşük olduğunu
biliyoruz. Avrupa Birliği ülkelerinde işveren katkısı ortalama % 7,1 olduğu
halde, Türkiyeli işverenlerin katkısı sadece % 2'de kalıyor, halbuki işçilerden
gelirlerine göre yapılan kesinti, Avrupa Birliği ortalaması olan yaklaşık % 12
ile neredeyse aynı! Ayrıca, hem patronların yatırması gerektiği ama türlü
sebeplerle (!) yatıramadığı birikmiş primler zaman zaman hükümetlerce affa
uğratılarak işverenlere ucuz kredi sağlanmış oluyor, hem de Maliye Bakanlığı
birikmiş fonları bütçe amaçları için istediği gibi kullanıyor. Yani zaten
işçilerin katkılarıyla toplanan ve güya 'açık verdiği' söylenen başta SSK'nın
kaynakları işverene de, devlete de aktarılmış oluyor.
Şimdi geleceğe yatırım
yapılmak isteniyor, işçilere emeklilik yaşı gibi gerekçeler gösterilerek konu
özünden saptırılıyor, sosyal güvenlik sistemi göz göre göre çökertilmeye
çalışılıyor. Ama bu durumu yine Refik Baydur kendince en güzel sözlerle ifade
ediyor galiba, Refik Baydur'a göre, 'yumurta veren tavuğu kesiyorlar'! Ama
elbette işçi sınıfı bu gidişe dur diyecektir. 17 Temmuz Cumartesi günü alanlara
dökülen ve 'mezarda emekliliğe hayır', 'SSK'yı kuşa kurda yem ettirmeyiz', 'işçi
memur el ele genel greve' sloganlarıyla meydanları inleten onbinlerce işçi ve
kamu çalışanının sesi bunun göstergesidir!