Sosyalist Dergi: 4 |  Arsızlar |
NÜKTEDAN ANTİ-KOMÜNİST: Sör Vinston Çörçil

Bir zamanlar çok hoşuma giden bir yazı vardı; nerede okumuştum, hatırlamıyorum. Solda yer alan geçici yolculardan bir kısmı, özellikle sosyalist sistemin çöktüğü 90'lı yılların başında hızla saflarımızı terketmeye başlamıştı. Çoğunluğu yeni gittikleri yerlerden hiç hazzetmedikleri için, yeni konumlarını sessizce geçiştirir, eski günleri içinse konuşmamayı yeğlerlerdi. Bazıları ise arsızlığı iyice eline alır, bulundukları yerle marksizmi bağdaştırmaya kalkardı. Kendilerince, siyasal gelişimin normal seyri içinde bulundukları yere gelmelerinden daha doğal bir şey olamazdı. İşte, böyle arsızlara karşı, "bizim" insanlarımızdan birisi de "dönecekseniz, edebinizle dönün!" diye hoş bir yazı yazmıştı. Hani, "vallahi duygularıma tercüman oldun" denir ya, işte öyle bir duygu tatmıştım.

O yazıyı okuduğumdan beri gördüğüm her arsıza karşı aynı sözleri sarfetmek istiyorum. "Arsızlığın sonu yoksa ne yaparsın" diyeceksiniz. Onların edepsizliği sınır tanımazsa, biz de teşhirde sınır tanımayız.

Bu kategoriye giren son adap bilmez kişi, sol-liberal gazetemiz Radikal'in başyazarı İsmet Berkan. Dönem dönem anlattığı kadarıyla, eskiden sol içinde yer almış bir insan. Eskiden derken yanlış anlamayın, 40 yıl öncesinden bahsetmiyor. Yaşı zaten şu anda 36. Dolayısıyla, kaç yıl boyunca solcu oldu, ne zaman vazgeçti, ne oldu da bu hale düştü, bilmiyoruz. Bildiğimiz, artık iyice yüzü eskiyen ve yaşlanan, basındaki Demirel borazanı Yavuz Donat'ın yerini almaya aday olduğu.

Bu arkadaş, Radikal gazetesindeki köşesinde, geçen yüzyılın son günlerinde, elbette günün mana ve önemine uygun bir seri yazı yazıyor. "Yüzyılın İzleri" başlığını verdiği serinin 31 Aralık tarihli son yazısında Atatürk ve Churchill'den bahsediyor. Son yılların modasına uyarak, "Türkiye açısından hiç tartışmaya gerek yok, elbette yüzyılın lideri Atatürk" diyerek, "Atatürk'ü küçümseyen" bütün münafıkların ağzını tıkıyor. Ülkemiz açısından değerlendirme yapıp, çok yaratıcı biçimde, ondan başka hiç kimsenin aklına gelemeyecek bir kişiyi "yüzyılın lideri" seçen İsmet Berkan, orada kalmıyor, dünyanın liderini de tespit etmeye soyunuyor.

"Dünya ölçeğinde düşündüğümde de Sir Winston Churchill'de tereddüt etmiyorum" diyen gazetecimiz, gerekçelerini bakın nasıl sıralıyor.

"Nobel edebiyat ödülünü kazandıran kitapları bir yana bırakılsa bile geriye yine de 'Dünyayı faşizmden kurtaran adam' kalıyor."

Devam ediyor: "Ona göre demokrasi ile totalitarizm savaşıyordu. Ne yapıp edip demokrasinin kazanması, hür dünyanın kazanması gerekiyordu."

Bir türlü durmuyor: "... o demokrasi cephesinin tartışmasız moral lideriydi. Sadece ülkesini kurtarmadı, bir anlamda hepimizi kurtardı."

Bitmedi: "...Avrupa'nın Sovyet tehlikesine karşı birleşmesinin öncülüğünü yaptı. Hayatımıza damgasını vuran 'Demir Perde' benzetmesi onundur."

Sürüyor: "...dünyanın nükleer tehditten kurtulması için çalıştı. NATO'yu kurdu, Avrupa Konseyi'ne öncülük etti."

Susmuyor: "...O olmasaydı, Nazi İmparatorluğu yaşamaya devam ediyordu."

Sonunda bitti.

Bu kadar ayan beyan bir arsızlık silsilesini ardı ardına sıralama başarısı herkese nasip olmaz. Aslında bırak, İsmet Berkan denince akla ne gelmesi gerektiğini kendi sözleri ortaya koysun. Görüyorsunuz işte, bu açıklamalar üstüne ne söylesek az. Kendisine "ilerici" yaftası yapıştıran birinin bu söylediklerinin neresinden tutalım?

Batılı siyaset dünyasının gördüğü en gerici politikacılardan biri olan, ömrünü anti-komünist mücadeleyle geçiren, sosyal demokrat İngiliz İşçi Partisi'ne bile tahammül edemeyen, hep liberal hakların kısıtlanmasından yana olan Churcill için "demokrasinin kazanması için" savaştı demek ne kadar ahlâki oluyor acaba.

Ya peki Alman faşizmine karşı tüm savaş boyunca gizli örgütler kurarak iktidara yürüyen direniş cephelerinin, örneğin Fransa'da, örneğin İtalya'da, örneğin Yunanistan'da demokratik halk iktidarlarını kurmaması için savaş daha bitmeden gestapo artıkları ve CİA ile birlikte Churchill'in yaptıklarını unutanlara ne demeli. Bu ülkeler daha demokratik bir yönetime kavuşmasınlar diye, savaş suçlusu faşistleri ve bunların polis örgütlerini tekrar yönetime sokanlar mı "hür dünyanın" temsilcisi oluyor. Ayrıca, eğer Hitler yalnızca Sovyetlere saldırmakla yetinseydi emperyalistlerin ayrı bir cephe açma niyetlerinin olmadığını Churchill kendi anılarında yazıyor. Yani, bu durumda, Hitler'in en büyük hatası, kendi propagandasına kendisinin de inanıp, düne kadar Sovyetleri Nazizmin karşısında yalnız bırakan emperyalistlere saldırması olmuyor mu? E, nerede kaldı "hür dünyanın", her ahval ve şerait altında -ama mutlaka- demokrasi sevdası.

Savaşta yirmi milyon insanın yitiren, sanayisi mahvolan, kaynakları yağmalanan Sovyetler ve ilerledikleri her işgal altındaki ülkede buluştukları anti-emperyalist yurtsever cepheler değil de, Nazi İmparatorluğunu Churcill mi yıktı.

Halklar arasına düşmanlık tohumları yerleştirmek ve sosyalizmin kaynaklarını silahlanmaya ayırmaya zorlamak için uydurulmuş en pespaye yalanlardan 'Demir Perde' masalını bulma "onuru" bırakalım Churchill'in ve bundan çok hoşnut kaldığını beyan eden Berkan gibilerinin olsun. Haksızlık etmemek için, onun dediklerinde doğru olan bir söz var ki, onu eklemeden geçmeyelim. Berkan diyor ki, Churchill "bir anlamda hepimizi kurtardı". Doğrudur. Ama, onun kastettiği "hepimiz"in kesinlikle "biz"le hiçbir ilişkisi yoktur. O ve onun gibiler, umuyoruz hep birarada mutlu mutlu yaşıyorlardır. Bunu da bilsin.

Bırakalım onları da, biz işimize bakalım. Gerçekten de, başta da söylediğimiz gibi buna benzer insanların sürüsüne bereket. Ne yapalım, kabak onun başına patladı. Hem bu yazdıklarımızın bakarsınız, bir yararı olur. Bundan sonra, kimileri gericileri, faşist yardakçılarını överken kendilerini "ilericilik" perdesi arkasına gizlemezler de, biz de kimin ne olduğunu daha rahat görebiliriz. Bizi de, "dönecekseniz, edebinizle dönün" diye uyarıda bulunmak zorunda bırakmazlar.

 
Yazarın Diğer Yazıları
 SSK'yı işçiler batırdı!
 OLUMSUZ Mehmet Y. Yılmaz
 Maliye rantiye peşinde (imiş)
 YORUMSUZ
 Rıdvan Budak
 ÖRNEK ÜLKE, TÜRKİYE
 ESNEKLEŞTİRME Mİ, BELKEMİKSİZLEŞTİRME Mİ
 ÜZEYİR GARİH'İN SON SÖYLEŞİSİ!