düşürdüler cam gibi dağıldık
evlerine çekildiler sonra
perdelerini örttüler sımsıkı
kapılarını sürgülediler
izlerle taşıyordu
toprak ve gökyüzü
ayaklar tekerlekler
ipleri boşanmış darağaçları
tek atımlık barutu keskin nişancıların
sökülmüş ağaçlar
kalan ne varsa ortalıkta ona
toza rüzgâra güneşe bulandık
kumlarla girdik eşiklerinden içeri
gıcırdayan çekmeceler
dönmeyen anahtarlar
sıkı musluklar
çarpan pencereler
iki elle kavrandığında
geçti akıllarından yüzlerimiz tekrar
yemeklerinden çıktı saç tellerimiz
birinin tırnakları kül tablalarından
sökülmüş dişleri yatağın ucunda
yüklükte duruyor filistin askısı
çocukların okul önlüklerinin yanında
iyi komşulardık artık
ekili tarlalar boyu
ses vermeyiz
kuyu başlarından
göz çukurlarımız tamtakır
Muzaffer FIRAT