Uzun
süredir kanserle boğuşan yoldaşımız ve dostumuz komünist aydın
Orhan İyiler, bugün (25 Şubat 2011) sabah saatlerinde yaşamını
yitirdi. Orhan İyiler, özellikle 12 Eylül diktatörlüğü ve
Gorbaçov revizyonizminin yarattığı bozgun yıllarında,
kapitalizme ve emperyalizme karşı devrim ve sosyalizm düşüncesini
ayakta tutmak için bütün gücüyle uğraşan insanlardan biriydi.
Makaleleri, konuşmaları, romanları, öyküleri, dersleriyle o
karanlık dönemde insan onurunun canlı bir örneğiydi.
1989 1990
yıllarında 10 Eylül dergisi yazı kurulunda birlikte çalıştığımız
yoldaşımız ve dostumuz, Ürün Sosyalist Dergi'nin 29 Ocak 2005'te
düzenlediği TKP'liler Buluşuyor Dünden Bugüne, Bugünden Yarına
15'leri Anma etkinliğinde "Dünyanın Komünist Rönesansa
İhtiyacı Var" başlıklı konuşmasında genç kuşaklara şöyle
seslenmişti:
"Yoldaşlar,
bir daha asla, bir daha kesinlikle, asla komünistlerin yozlaşmasına
imkan vermeyecek bir sistemi, Marksist sistemi derinleştirerek
Leninizm'in dehşetli güzel öğretisinden yola çıkarak yeniden
insanoğlunun burçlarına vermek zorundayız. Mustafa Suphi'ler ve
arkamızdaki binlerce şehitler ve binlerce destan ve binlerce büyük
belgeler bizim mirasımızdır. Sizi bu bekliyor. Bir daha asla,
çünkü dünya elden gidiyor. Bu yozlaşmanın hesabını mutlaka ve
mutlaka sorarak yola çıkacak komünistler. Dünya halklarının
istediği mücadeleyi, o gebe mücadeleyi, o her gün boy atan
mücadeleyi alıp götüreceklerdir. Yaşasın Komünizm, Marksizm,
Leninizm."
Her
zaman saygı ve sevgiyle anacağımız Orhan İyiler'i devrim ve
sosyalizm mücadelesinde yaşatacağız.
Kızıldere
12
Mart 1971 faşizmi, 39 yıl önce 30 Mart 1972'de THKP C ve
THKO üyesi on devrimciyi Kızıldere'de katletti. Mahir Çayan,
Hüdai Arıkan, Cihan Alptekin, Nihat Yılmaz, Ertan Saruhan, Ahmet
Atasoy, Sinan Kazım Özüdoğru, Sabahattin Kurt, Ömer Ayna ve
Saffet Alp Türkiye devrim tarihine, zulme boyun eğmemenin,
emperyalizme ve kapitalizme karşı mücadele azminin, devrim ve
sosyalizm özlemini en zor koşullarda sürdürmenin, devrimci
dayanışmanın sembolü olarak geçtiler. Kendini halkına ve
yurduna adayan gençliğin, sömürülen işçi ve köylülerin, sade
insanların gönlüne kazındılar. 10'lar türkülerde, ağıtlarda
sonsuzlaştılar. Oysa 10'ları vuranların adını bilen yok.
Kızıldere
işbirlikçi egemenlerin umduğu gibi bir son olmadı. Türkiye
halklarının devrimci mücadelesinde yeni bir dönemin başlangıcını
oluşturdu. Emperyalizmin ve kapitalizmin boyunduruğundan siyasal,
sosyal ve ekonomik kurtuluş mücadelesini bizzat işçi ve köylü
kitlelerinin yürüttüğü yeni dönemde, işçi sınıfının
ideolojik, politik ve örgütsel öncülüğü ve bilimsel
sosyalizmin evrensel kuralları öne çıktı. Türkiye devriminin
görkemli atılım yılları başladı. 1 Mayıs'lar, 8 Mart'lar,
Newroz'lar, kitlesel grevler, toplu direnişler, faşizme ve
NATO'ya karşı eylemler günlük hayatın parçası oldu.
12
Mart faşizmini derinleştirerek tekrarlayan 12 Eylül 1980
faşizminin, bütün ülkeyi kan gölüne çeviren komploların,
siyasal cinayetlerin, kitlesel kıyımların ardından bu görkemli
atılıma son vermesi de egemenlerin derdine çare olamadı. Tarih
sona ermedi. Gün döndü, devran değişti. Devrimci mücadelenin
ülkede, bölgede ve dünyada yeniden yükseldiği bir döneme
girdik.
Kapitalizmin
dünya çapındaki neoliberal saldırısının yarattığı ağır
tahribatı yavaş yavaş aşmaya başlayan işçi sınıfımız ve
emekçi halklar, Kızıldere'de düşen devrimcilerin mirasını
ileriye taşıyacak, 10'ların devrim ve sosyalizm özlemini
gerçekleştirecek.