YGS'de büyük hile
ÖSYM'nin 27 Mart 2011'de düzenlediği Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS),
büyük bir hilenin oyuncağı oldu. Sınav kitapçıklarında soruların doğru
yanıtlarına ilişkin bir şifrenin kullanıldığı ortaya çıktı. Şifre en zor
testin on dakika içinde yanıtlanmasına imkân veriyor. Böylece ÖSYM'nin
kayırdığı tarikatçı cemaatçi çevreler hiç emek harcamadan ön
sıralara geçip istedikleri üniversitelerin istedikleri bölümüne
yerleşebilecek.
Emekçilerin önünde başlı başına
kapitalist bir engel olan bu adaletsiz sınava gece gündüz demeden
çalışmak zorunda kalan yüz binlerce aday, bu hileyle ikinci bir darbe
yedi. Çocuğunu okutabilmek için ekmeğinden kısarak dersanelere para
yetiştirmeye çalışan emekçiler, bütün hak ve adalet kavramlarını ayaklar
altına alan bu oyunla ikinci kez aldatıldı.
AKP
iktidarı ve güdümündeki kadroların yönettiği ÖSYM, bu pervasız hilenin
gerçek sorumlusudur ve bütün halka hesap vermelidir.
Tarikatçı cemaatçi çevreler, geçen yıl KPSS
sınavında soruları sızdırarak kendi yandaşlarına bütün soruları eksiksiz
yanıtlama imkânını sağlamışlardı. Kendi eserleri olan bu skandala karşı
haklı olarak ortaya çıkan tepkileri bahane ederek ÖSYM'yi tamamen ele
geçirmenin yolunu buldular ve asıl vurgunu vurdular. Artık soru çalmaya,
soru sızdırmaya gerek kalmadı. ÖSYM'de kayırmacılık artık merkezî
olarak, bilgi işlem programlarıyla yapılıyor.
İstanbul'da 7 okulda adayların merkezî bilgisayar işlemiyle
haremlik selamlık olarak yerleştirildiği, kadın ve erkek
öğrencilerin ayrı salonlarda sınava girmek zorunda bırakıldığı daha önce
ortaya çıkmıştı. Şimdi de sınav şifresiyle istenilen aday topluluğuna
zahmetsiz sınav kazandırıldığı anlaşıldı.
Sınav
zaten alın teriyle geçinen bütün emekçi çocuklarına karşı ayrımcılık
yapıyordu. Sınav şifresi bu ayrımcılığı ikiye katlıyor ve genişletiyor.
Artık AKP'nin, tarikatçı cemaatçi çevrelerin gericiliğini
benimsemeyen herkes hileyle saf dışı bırakılıyor. AKP'nin, Gülen
cemaatinin işbirlikçi dinci bağnazlığına boyun eğmeyen herkes,
üniversite dışında kalmaya mahkûm ediliyor.
AKP'nin ve Gülen cemaatinin liseden mezun olmaya hazırlanan bütün
gençliğe, bu gençlerin ailelerine yönelik bu ağır saldırısı hak ettiği
şekilde cezalandırılmalıdır. Bırakın demokrasiyi, bırakın çağdaş hukuku,
kanun varsa, bu yolsuzluk, yapanların ve yaptıranların yanına kâr
kalamaz.
Liseli gençliğe, bütün liseli
çocukların ailelerine yönelik bu saldırı, aynı zamanda, bütün halka
kurulan bir tuzaktır. 12 Eylül faşizminin yeni efendileri, laikliğin ve
kadın haklarının son kalıntılarını da yok edecek gerici ve karşıdevrimci
kadrolaşmayı tamamlamak istiyorlar. Amerikan emperyalizminin sosyalizmi,
devrimci ve demokratik güçleri kuşatma ve boğma planları doğrultusunda,
yıllar içinde kapitalist egemenlerin fideliğinde yetiştirilen gerici
"altın nesil" devlette, kamu yönetim organlarında fethedilmedik yer
bırakmak istemiyor.
12 Eylül 1980 öncesinde
gerici faşist Milliyetçi Cephe'nin devrimcilere ve solculara
uyguladığı yoğun terörle dinci gericilere teslim edilen Fen Liseleri,
devletin bilgi işleme dayalı bütün kurumlarının dinci gericilerin eline
geçmesinin başlangıcını oluşturdu. 12 Eylül'den sonra Kenan
Evren Turgut Özal koalisyonlarıyla her yönden güçlendirilen bu
süreç, AKP iktidarında artık tepe noktasına varıyor. İktidara
yerleştikçe pervasızlaşan işbirlikçi dinci gericilik, çürümüşlüğü
topluma dayatıyor. Emek, adalet, vicdan, hak, hukuk, erdem, liyakat
duygularından vazgeçmek istemeyen bütün toplum kesimleri, bu çürümüşlüğe
karşı koymalıdır.
Başta liseliler olmak üzere
bütün gençliği, okul çağında çocuğu olan bütün aileleri, çağdışı bir
yolsuzluk, baskı ve karanlık rejiminde yaşamak istemeyen bütün halkı,
AKP'nin ve tarikatçı cemaatçi çevrelerin gericiliğine,
yolsuzluğuna, vurgunculuğuna, kayırmacılığına karşı mücadeleye
çağırıyoruz.
YGS sahtekârlığı örtbas
edilemez
Yükseköğretime Geçiş Sınavı'nda
yapılan büyük sahtekârlık, göz göre göre örtbas edilmek isteniyor.
Sınava giren bir milyon altı yüz doksan iki bin
genci ve ailelerini mağdur eden yöneticilerin imdadına önce Abdullah Gül
koştu. Gül, "ÖSYM Başkanı Ali Demir'den aldığım bilgiler beni tatmin
etti" dedi. Ardından, hükümet sözcüsü Cemil Çiçek, "Cumhurbaşkanı'nın
tatmin olduğu konuda biz de tatmin olmuşuzdur" dedi. Milli Eğitim Bakanı
Nimet Çubukçu, "Sınavda hiçbir sorun yoktur, gençler rahat olsun.
Yapılan açıklamaları tatmin edici buluyorum" dedi. ÖSYM'nin bağlı olduğu
YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan, "En güvenilir sınavdı. ÖSYM Başkanı'nın
açıklamaları beni de tatmin etti" dedi. TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin,
"ÖSYM Başkanı'nın açıklamaları beni rahatlattı ve tatmin etti" diye
buyurdu.
Eğer kişisel bir işten değil, bütün
halkı ilgilendiren kamusal bir işten söz ediyorsak, Gül'ün ve diğer
yetkililerin kişisel "tatmin"i, bir suça ilişkin yasal inceleme,
soruşturma ve yargılama süreçlerinin yerine geçemez. Kamusal işlerde
cumhurbaşkanı makamında bulunan kişinin ve yüksek görevlilerin kişisel
tatminine göre değil, yasalara göre karar verilir.
Milyonlarca insandan oluşan koca bir kitlenin ağır
biçimde aldatılması söz konusudur. Şifrenin boyutlarına ilişkin
gerçekler art arda ortaya çıkıyor. Tarikatçı cemaatçi çevreleri
kayırmak amacıyla sınavı manipüle eden şebeke aslında falso yapmış,
suçüstü yakalanmıştır. Yetkililere düşen görev, suçu örtbas etmek değil,
liseli gençlerin geleceğini çalan suçluları yakalamak ve gençlerin,
ailelerinin mağduriyetini giderecek önlemleri hızla almaktır.
Buna karşılık, ağır biçimde aldatılan gençler ve
aileleri bütün ülkede kitlesel gösterilerle YGS sahtekârlığını protesto
ediyor. İstanbul, Ankara, Van, Adana, Mersin, İzmir, Balıkesir,
Şanlıurfa, Muğla ve Antalya'da yapılan protestolarda AKP ve Fethullah
Gülen çevresi kınandı. Gençler ve aileleri, bu rezaletten kimlerin
sorumlu olduğunu içgüdüsel olarak biliyor.
Egemen kapitalist sistem, "Çalışan kazanır, tembeller elenir. Çok
çalışın, istediğiniz okula ve bölüme girin" masalıyla üniversite
sınavlarını yıllar boyunca bir meşruiyet zırhına büründürmüştü. Akıllara
durgunluk veren bir pervasızlıkla yapılan sahtekârlık, dinci tarikatçı kadroları hiç çalışmadan milyonlarca gencin önüne
geçiriyor. Egemenler, kitlelerin adalet, liyakat, eşitlik, duygularını
ayaklar altında çiğnedi. Ele talkın verenler, salkımları yutmakta
tereddüt etmedi. Merkezî kayırmacılık, emekçilere karşı zaten ayırımcı
olan eleyici sınavın bin türlü beyin yıkamayla zar zor ayakta tutulan
inandırıcılığını büsbütün ortadan kaldırmıştır.
Bir yandan baskı ve terörle, bir yandan propaganda ve beyin yıkamayla
ayakta tutulan neoliberal kapitalist sömürü ve zulüm rejimi lime lime
dökülüyor. YGS'de şifre sahtekârlığı egemen sistemin ne kadar çürüdüğünü
gösteriyor. Çürümüşlükten kurtulmak, kendimize insanca yeni bir yaşam
kurmak elimizdedir.
YGS iptal edilmelidir. Sınav
şebekesi cezalandırılmalıdır. Üniversiteye giriş sınavsız olmalıdır.
Bütün halkın eğitim hakkı tanınmalıdır. Parasız, kamusal, bilimsel,
demokratik, laik, anadilde eğitim ilkesi hayata geçirilmelidir. ÖSYM ve
YÖK kapatılmalıdır. Üniversiteler ve bütün okullar eşitliğin,
özgürlüğün, araştırma ruhunun, yaşama sevincinin merkezi olmalıdır.
Kapitalistler için değil, emekçiler için üniversite istiyoruz. Halk için
bilim, halk için eğitim istiyoruz. Adaletin olmadığı yerde eğitim olmaz,
bilim olmaz.
Sınav stresiyle mide sancıları
çeken, hayata küsen genç arkadaşlar, biliniz ki, çare var. Elbirliği
edersek, insanca bir eğitime ve insanca bir yaşama kavuşabiliriz.
AKP'nin ve Gülen çevresinin hiçe saydığı milyonlarca genci ve ailelerini
destekliyoruz.
7 Nisan 2011
YGS sahtekârlığına
aklama
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı,
YGS'de ayyuka çıkan büyük sahtekârlığa ilişkin yürüttüğü soruşturmada
bugün öğleden sonra takipsizlik kararı verdi. Sınavda şifrelemenin kesin
olarak ortaya çıkmasına, dinci tarikatçı dersanelerin öğrencilerine
şifrenin sızdırılmasına ilişkin sayısız verinin ortaya konulmasına
rağmen verilen bu karar, yargı organlarını hükümetin doğrudan uzantısı
hâline getiren AKP iktidarının, yüz binlerce liseliyi ve onların
milyonları bulan aile bireylerini hiçe saydığını kanıtlıyor. AKP,
minareyi çalmış, kılıfını hazırlayamamış ama hukuku çiğneyerek kendini
kurtaracak takipsizlik kararını aldırmıştır.
AKP'nin ve dinci tarikatçı çetenin yolsuzluğunu örtbas eden bu
karar hukuk dışıdır, gayri meşrudur. Bu örtbas kararı, ülkenin her
yanında şifre sahtekârlığını protesto etmek için sokaklara dökülen on
binlerce liseli gencin, onları üniversiteye gönderebilmek için her
fedakârlığa katlanan ailelerinin ve bütün halkın vicdanında kabul
görmeyecek, mahkûm edilecektir. Bu kadar açık haksızlığa kimse
dayanamaz.
Dinci tarikatçı skandalın
patlamasından bu yana, büyük şifre sahtekârlığına ek olarak, ÖSYM'nin
yüksek puan kazanması gerekenlere "sınavı kazanamadınız" bilgisi, boş
sınav kâğıtları verenlere "sınavı kazandınız" bilgisi verdiği,
cezaevindeki adaylara eksik ve hatalı soru kitapçığı gönderdiği de
kanıtlandı. Bütün bu kanıtları dikkate almayarak ÖSYM'yi ve AKP'yi
aklayan söz konusu karar, milyonlarca yurttaşa, açık açık, bu kadar ağır
bir yolsuzluğu bile sineye çekmek zorundasınız, siz bir hiçsiniz
mesajını veriyor. İşbirlikçi kapitalist düzenin yeni efendisi AKP,
despotizmde sınır tanımıyor.
Faşizme karşı
mücadelelerin tarihi ve son olarak Tunus, Mısır örnekleri, hukuksuzluğu
ilke edinen küstah egemenlere, hakkı, hukuku, adaleti öğretecek tek
gücün işçiler, emekçiler, gençler olduğunu ispatlıyor. Despotizmde sınır
tanımayanlara ve hukuk yolunu kapatanlara yanıtı, bizzat halkın vermesi
gerekecek.
İnanıyoruz ki, Türkiye halkı bu kadar
açık haksızlığa göz yummayacaktır. YGS sahtekârlığı AKP'nin yanına kâr
kalmayacaktır. Halk, AKP iktidarının umduğu gibi, bezginliğe kapılıp
"böyle gelmiş, böyle gider" demeyecektir. Gençler, aileler, vicdan
sahibi bütün insanlar, tercihini adaletten yana kullanacak, yolsuz
zorbalara karşı harekete geçecektir.
YGS
sahtekârlığı kapatılamaz. Bu sahtekârlığı özenle tezgâhlayanlar, kendi
elemanlarını hileyle yüz binlerce gencin önüne geçirip devlet içindeki
kadrolaşmalarını daha da yaygınlaştırmak isteyen gericiler, hak
ettikleri cezayı bulacaklar.
11 Mayıs 2011