Sosyalist Dergi: 5 |  Diğer Yazarlarımız |
“İÇERİ”DEN, “DIŞARI”DAN NOTLAR: ÜÇLEMELER - Yunus Mansur

     I. "İyi ki gökyüzünün bu kadar dar olmadığını biliyorum. İçimdeki o sınırsız 'genişlik' duygusunu da yok edemezler ya." diye düşünüyordum. Sonra gri, beyaz, süt mavisi tonlarıyla başıboş ve tembelce dolaşan bulutları izlemeye koyuldum. Yaz mevsiminin o ışıltılı, uçarı havasından sıyrılmak istercesine durgunluk içindeydiler. Gökyüzünün dört köşe bir dilimiydi avludan görebildiğim. Ufku göremiyorum diye içimdeki o delice "ufuk" duygusu da körlenir miydi? Olamazdı bu.


     II. Yakın köşede bir umut ışığı görür gibi oluyorum bir an. İki gölge kafa kafaya. Sanki dertleşiyorlar. Kulak kabartıyorum. Birinci gölge:
-Geçen hafta yirmi ayı doldurdum. Bu duruşmada tahliyemi isteyeceğim yeniden.
İkinci gölge:
- İsteyeceksin elbet. Seni tutmaları için bir neden yok ki.
Birinci gölgede bir umut, bir kıpırtı... Daha çok sokuluyor yanındakine:
- Tahliye ederler mi dersin?
- Gelecek ay yüzde doksan dışardasın arkadaş.
- Keşke, keşke!
Birinci gölge, gelecek ayın yüzde doksanlık umudunu yüklenip yavaşça kalkıyor yerinden.
     Rahatlamak istiyor, tuvalete doğru yürüyor. Köşesinde yalnız kalan öteki gölgenin yanına bir başkası sokuluyor. Meraklı, sinsi, kurnaz bir karaltı bu. Sesi, yüzündeki çarpık gülümsemeyle uyumlu, soruyor:
- Ne diyordu seninki?
- Hiç yav, hep aynı türkü. Gelecek ay tahliye olacağım, diye tutturmuş gidiyor. Üşütecek kafayı böyle giderse.
- Yatamayacakmış madem, niye gelmiş buraya?
Gerisini dinlemiyorum bile. "Umut ışığı falan değil, aldatmacaymış." diye düşünüyorum.
     III. Bütün sorun, "ben" demekten öteye; "biz" demeye yönelebilmekti. Dünyanın başka yerlerinde, hem de birçok yerde, insanlar bu acıları çekiyorlardı. Biz de çekmeli, üstelik katlanmayı bilmeliydik. Çünkü acılarımız değerliydi bizim. Acılarımıza sahip çıkmalıydık. Karamsarlığımızdan değil, bizi umuda bağlayan köprüleri, acının düğümleriyle ördüğümüzden.
     Dostoyevski, Karamazof Kardeşler'de Zoşima Dede'nin ağzından, "Sevgi, en yüce öğretmendir." der. Doğru, ama "acı"nın da güçlü bir eğitici olabileceği "bittecrübe sabit" değil mi?
 
Yazarın Diğer Yazıları
 AĞIT - Başak Ergil
 Niçin Demokratik Devrim Değil? - M. Güneş
 AB'nin Tarımı Çökertme Süreci Başladı - Dilek Onur
 Kaça Kadar? - Başak Ergil
 Ahilikten Meslek Yüksek Okullarına Türkiye'de Mesleki Eğitimin Gelişimi - Pelin Gül
 Bunalım Artarken İşçi Sınıfının Bugünkü Durumu - Ali Akgül
 BİR ÇİFT EL - Başak Ergil
 Venezüella Referandumunun Anlattıkları... - Alan Woods
 düşürdüler cam gibi dağıldık - Muzaffer FIRAT
 Üfle ki direngenliğini - Başak Ergil
 Özgürlük Bunun Neresinde? - Sakine Koca
 ATEŞLE BARUT - Başak Ergil
 Sendikalar ve Sol - Süleyman Üstün
 Çağrı Merkezleri ve Emekçi MT'ler
 Bilinç ve Merhamet - Cemile Vuslat