Ülkemiz ağır sanayinin en önemli
alanlarından biri olan metal sektöründe örgütlü bulunan, Devrimci İşçi
Sendikaları Konfederasyonu DİSK'e bağlı Birleşik Metal İşçileri
Sendikası, 17. Merkez Genel Kurulunu 14-16 Aralık 2007 tarihleri arasında, Bostancı
Greenpark Oteli'nde yaptı. Üç gün süren kongreye birçok sendika ve demokratik
kitle örgütü katıldı.
İş kanununda 13 numaralı iş kolu
olarak düzenlenen metal sektöründe işçi haklarını korumak ve
geliştirmek gibi bir derdi olmayan milliyetçi-sağcı Türk Metal Sendikası ve yine gerici
ve uzlaşmacı bir sendikacılık anlayışı ile hareket eden sektörün 2. büyük
sendikası Çelik-İş'ten sonra 3. büyük sendika olan Birleşik Metal-İş
ülkemizin
mücadeleci sendikalarının başında gelmektedir.
Kongrenin açılış konuşmasını
yapan Genel Başkan Adnan Serdaroğlu sınıfın çıkarları doğrultusunda
hareket edildiğinde neo-liberalizmin bütün engellemelerine rağmen örgütlenmenin
mümkün olduğunu ve bunu pratikte de kanıtladıklarını vurguladı. Siyasetler
üstü sendikacılık yapmadıklarını, taraf olduklarını, taraflarının da işçi
sınıfının tarafı olduğunu belirten Serdaroğlu, işçi sınıfının önünde duran
sorunların ancak taraf olunduğunda çözüme kavuşturulabileceğini belirtti
Dört yıl önce bu göreve gelen
sendika yönetiminin en başarılı olduğu alan sendikal örgütlenme.
Birleşik Metal son dört yıl içerisinde en çok greve çıkıp, en uzun süre grev yaparak
mücadeleci, dürüst ve ilkeli bir sendikal çizgi izledi. Bunun sonucunda
üye sayısını %50 gibi bir oranla büyüttü.
Birleşik
Metal-İş özellikle Çok Uluslu Şirketlerde (ÇUŞ'larda) verdiği örgütlenme mücadelesi ile de
dikkati çekiyor. Uluslararası dayanışmayı kendi militan mücadelesiyle
birleştiren sendika, Türkiye işçi sınıfının ülke içindeki mücadelesinin
uluslararası kapitalist sisteme karşı birleşik mücadelenin bir parçası olduğu
bilinciyle hareket etti ve örgütlenme ağını geliştirmekte önemli kazanımlar elde etti.
Kongrenin birinci gününde sendika yönetiminin, temsilcilerin ve konukların yaptığı konuşmalar işçi
sınıfının bugün karşı karşıya olduğu sorunlar ve bunların nasıl çözülebileceği
üzerineydi. Kongrede özellikle kapitalizmden ve ülkenin içinde bulunduğu borç batağından kurtulmanın gerektiğine dair konuşmalar yapıldı. Kongrede,
kamu kurumlarının teker teker özelleştirilmesi, SSK'nın ve sosyal güvenliğin
tasfiye edilmesi, emeklilik yaşının yükseltilmesi, dolaylı vergilerin artırılması ve sağlığın paralı hale getirilmesi ile faturanın halka çıkartılmaya
çalışıldığı vurgulandı. Önümüzdeki süreçte ise sermayenin kıdem tazminatlarına ve
işsizlik sigortası fonuna göz diktiğinin altı çizildi. Elbette bu başlıklar sendikal hareketin toptan bir mücadele hattı çizerek ve bütün emek örgütlerinin
bu sürece müdahale etmesi ile engellenebilir. Birleşik Metal-İş mücadeleci
sendikal çizgisi ile bu sürecin önemli adaylarından birisidir.
Yine uluslararası sendikal hareketten davetli olarak kongrede bulunan sendikacılar sermayenin
küreselleşmesine karşı emeğin de ülke sınırlarından öte enternasyonal
bir mücadele hattı çizmesi gerektiğinin altını çizdi.
Kongrenin ikinci gününde delegeler söz alarak yönetimin dört yıl içindeki çalışmalarını
değerlendirdi. Sendikal mücadelenin daha da yükseltilmesi için eğitimlerin yoğunlaştırılması gerektiğini vurgulayan delegeler, eğitimin nitelikli işçi yarattığının
altını çizdi.
Söz alan delegelerin üzerinde durdukları bir diğer konu ise, ülkemizde sermayenin yaratmaya çalıştığı
ve emekçilerin gündemini şaşırtmayı amaçlayan şovenist yapay bölünmelerdi.
İnsanlar arasındaki eşitsizliği yaratanın ne din ne dil ne de ırk olduğu, eşitsizliği yaratanın kapitalist sistem olduğu vurgulandı. Bu bağlamda
Türk, Kürt, Laz, Çerkez bütün emekçilerin asıl düşmanının kapitalizm olduğu,
bir başkasını ezerek özgür olunamayacağı, hangi kökenden olursa olsun bütün
emekçilerin eşitlik, özgürlük ve kardeşlik ilkeleri temelinde birleşik
bir yaşamı örgütleyebileceği bir kez daha dile getirildi.
Kongrenin birinci ve ikinci
günlerinde geçmiş faaliyetler değerlendirilirken, üçüncü ve son gününde
seçimler yapıldı. Eski yönetimin verdiği mücadeleyi olumlayan, fakat
mücadele alanlarının genişletilmesi ve mücadelenin daha da ileriye taşınmasını
vurgulayan delegeler aynı yönetime dört yıl daha görev verdiler.