Sosyalist Dergi: 16 |  Diğer Yazarlarımız |
Sosyal Kazanımların Tasfiyesinde Dönemeç Sağlık Politikaları Tekellerin Çıkarına - Hans-Peter Brenner

Sosyal güvenlik, emeklilik ve sağlık sistemlerinde elde edilmiş olan kazanımlar, "pazar ekonomisi" şartları böyle gerektiriyor bahanesiyle yapısal bir dönüşüme tabi tutuluyor;  "somut şartlar"a uyarlanması için sözüm ona "doğası gereği" uygulanması gerektiği söylenen dönüşüme gerekçe olarak, çokuluslu ve ulusal şirketlerarası rekabetin kızışması, üretici güçlerin uluslararası yaygınlık kazanması ve bilimsel teknik devrimin hızlanması gösteriliyor. Geniş bir alanda ve bu arada sağlık alanında da şimdiye kadar devlet bünyesinde ve kamu hukuku çerçevesinde yerine getirilen görevler ve hizmetler özelleştiriliyor ve yurttaşların "kendi sorumluluğu"na terk ediliyor. Bu yönde gözle görülür somut ve sembolik açıdan önem taşıyan örnek, 1.1.2004 tarihinden itibaren uygulanan ve "muayenehane ücreti" olarak 10 Euro alınmaya başlanması gösterilebilir.
Aynı zamanda merkezileşme ve bürokratikleşme yoluyla sigortalıların, doktorların ve psikoterapistlerin demokratik öz yönetim ilkesi çerçevesinde yönetimde söz sahibi olmaları yok edilmeye çalışılıyor. Sağlık alanında da sosyal kazanımların tasfiyesi edilmesi söz konusu. Ancak bu tasfiyeyi tanımlamak için "neo-liberalizm" kavramı yetersiz kalıyor, çünkü özünde, "serbestleştirme" ya da esas olarak "devlete bağlı olmaktan çıkarma" ötesinde bir tasfiyeye gidiliyor. Bu, devlet tekelinin elinde bulunan iktidar araçlarının yardımıyla sosyal politikaların ve sağlık politikalarının kapsamlı olarak tasfiye edilmesi girişimidir.
Federal Almanya Cumhuriyeti'nde sermaye ile emek arasında, henüz sosyal güvenlik sistemlerinin sorumluluğunun yasal olarak güvence altına alınmadığı Bismark öncesi döneme geri dönülüyor. Sigorta primleri içinde "işveren payı" olarak anılan payın şirketlerin özel bütçelerinden ödenmediği konusu ise biz komünistler açısından net olarak görülüyor. "İşveren payı" olarak anılan bu payın kapitalistler tarafından işçilerin ücretlerinden haksız yere kesilen paralar olduğu aşikar.
Sosyal alanda yürütülen bu tasfiye sürecinin hem ulusal hem de uluslararası boyutu var ve Avrupa genelini kapsayıcı bir özelliğe sahip. Geçen sonbaharda Fransa'da emeklilik yaşının yükseltilmesine karşı yapılan şiddetli gösteriler ve grevler hâlâ hatırımızda. Fransa'daki hareket bir bakıma diğer AB devletlerindeki mevcut emeklilik sistemlerine yapılacak saldırılara karşı bir ilk çıkıştı.
Sağlık alanında tersi bir durum söz konusu. Bu konuda Almanya "usta" sayılır, Fransa ise onu takip eden çırağı. Son haberlere göre Fransa hükümeti ulusal hastalık sigortasında mevcut açığı "radikal reformlarla" kapatma çabasında. "Sağcı liberal" Fransız başbakan Jean-Pierre Raffarin, şimdi önümüzdeki Temmuza yetişmek üzere bir yasa tasarısı çıkarma hazırlığında.
Çeşitli ülkelerde yapılan bu girişimlerin gerek zamanlama gerekse içerik bakımından benzerlik taşıması bir tesadüf değil. Avrupa'da sosyal güvenlik ve sağlık sistemleri, ulusal ve uluslararası tekellerin ve finans kapitalin çıkarına uluslararası düzeyde tümden altüst edilmeye çalışılıyor.
Bu hedef çizilirken, 1995 yılında Dünya Ticaret Örgütü DTÖ bünyesinde akdedilen "Hizmet Ticareti Genel Anlaşması"nın (General Agreement on Trade in Services=GATS) özel önemi bulunuyor. Bırakalım kamuoyuna bilgilendirmenin yapılmasını, hiçbir açıklama dahi yapmadan, üyesi bulunan ülkeler adına Avrupa Birliği'nin onayladığı GATS ile, uluslararası hizmet sektörü ticaretinde bir çerçeve anlaşması yapılmıştır. Tabii, çok büyük paralar söz konusudur. Dünya pazarında sağlık sektörünün cirosu  bugün 3 trilyon ABD dolarını geçiyor. Bu "pazar" büyük tekellerin çıkarına yeniden bölüşülecek. GATS'dan fayda sağlayanlar ulusal ve uluslar arası ölçekte faaliyet yürüten dev ilaç şirketleri, özel hastane kuruluşları ve sigorta şirketleridir. GATS'ın sosyal hizmetler sisteminde ve sağlık sisteminde yol açacağı sonuçların özeti herkes için temel bakımın kaldırılması ve yerine kârın azamileştirilmesi mantığının getirilmesidir. Yeni GATS anlaşması 2004 yılının sonunda imzalanacak ve 2005 yılı itibarıyla yürürlüğe girecektir. Aynı anda AB zemininde Avrupa Mahkemesi aracılığıyla günümüze kadar ulusal hukuk çerçevesinde yürütülen sosyal politikalar ve sağlık politikalarının, "hizmetlerin ve mal ticaretinin serbestleştirilmesi" anlayışı temelinde dönüştürülmesi hedefleniyor.
1998 yılında "sağlık hizmetlerinin sınırötesi erişimini" karara bağlanmasıyla, ulusal sağlık sistemlerinin ve yaşlıların bakımının "rekabet gücü" kazanması ve "uyumlu" hale getirilmesi için yeni ölçütler getirildi (Avrupa Kurulu'nun "sağlık sistemine ve yaşlıların bakımı"na ilişkin Haziran 2001 tarihli yönergeleri ve 10'a yakın "ilaç yönergeleri"). Ayrıca, sağlık hizmetlerinin "standart" hale getirilmesi yönünde bir başka adım olarak bir Avrupa hastalık sigortası kartı da hazırlanıyor.
GATS anlaşmasının ve Avrupa "uyum" yasalarının sonucu olarak giderek daha az yurttaşın yararlanabildiği bir sağlık sistemi ortaya çıkacaktır. Bunun sonuçları: Hizmet kalitesinin düşmesi, fiyatların yükselmesi ve bunun neticesinde ödeme gücü bulunmayan halk kesimlerinin sağlık sisteminin dışına atılması olacaktır. Ayrıca, çalışan sayısının azaltılması ve çalışma şartlarının kötüleşmesi, kamusal denetim ve şikayet olanaklarının gerilemesi de diğer sonuçlar olacaktır. Tüm bu gelişmelere karşı gerek ulusal çapta, gerekse Avrupa çapında geniş bir cephede direnişin örgütlenmesi gerekir. Bizim görüşümüze göre, Avrupa çapında kamusal hizmet "üretimi"nin amacı, kârların mümkün olduğunca azamileştirilmesi değil, tüm yurttaşlara, özellikle çalışan halka ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için eşit koşullar sağlamaktır. Sağlık ve yaşlıların bakımı kapitalist pazar yasalarına tabi kılınamaz.
Bu konuda da işçi sınıfının ve diğer ücretli kesimin çıkarlarını sermayenin çıkarları önüne koyan bir "başka Avrupa" gereklidir.

(Alman Komünist Partisi DKP'nin yayın organı Unsere Zeit'in 23 Ocak 2004 tarihli nüshasından).



 
Yazarın Diğer Yazıları
 Devrimci Duruş
 BİR KİTAP Dünya Tarihi: ÇOCUKLAR İÇİN... - Sibel Özbudun
 TEK YOL AVRUPA BİRLİĞİ Mİ? – Hakan Koçak
 İŞÇİ GENÇLİK GELECEKTİR -Ali Eriş
 “İÇERİ”DEN, “DIŞARI”DAN NOTLAR: ÜÇLEMELER - Yunus Mansur
 RAKAMLARLA KADINLAR - Deniz Özgür
 GENÇLİK ÜZERİNE - Derya Önsüer
 YENİ BİNYILDA YENİ BAYRAMLAR - Neşet Karadağ
 JOJİK’İN KAPI BİR KOMŞUSU - Erkan Karagöz
 NÜANSLARI GÖZETMEDEN SİYASET OLMAZ - Hikmet Muti
 BİLİMCİLER - İsmail Eser
 AVRUPA PARLAMENTOSU İÇİN SEÇİM YAPILDI - A. Ulutaş