Sosyalist Dergi: 5 |  Diğer Yazarlarımız |
İran Tudeh Partisi'nin Kısa Tarihçesi I / M. Umidvar

Çev.: Tahir Silahtaroğlu

BROŞÜR HAKKINDA

İran'da işçi hareketi ve komünist hareket 71 yıllık bir geçmişe sahiptir ve bu süre İran işçi sınıfının partisi TUDEH'in 51 yıllık tarihini de kapsar. Kurulduğu günden bu yana parti, ülkenin geniş doğal kaynaklarını yağmalamak için siyasi hayatı tahakküm altında tutan iç gericiliğin ve emperyalist güçlerin saldırılarının başlıca hedefi olmuştur. Partimiz, bütün bu yarım yüzyıllık dönem boyunca açık çalışma olanağını sadece birkaç yıl bulabilmiştir. TUDEH iktidara gelen türlü hükümetler tarafından yasaklanmış ve parti üyeleri işkence odalarına, idam mangalarının karşısına gönderilmiştir. Buna rağmen parti; barış, demokrasi ve sosyalizmin yüce ülkülerine sadık kalarak tavizsizce mücadelesini sürdürmüştür.

Partimizin 51. Kuruluş yılını, verili iç ve dış koşullardan kaynaklanan son derece kritik bir evrede kutladık. Doğu Avrupa'da sosyalist ülkelerin çözülmesi ve yöneticilerinden birçoğunun sosyalizm davasını terketmesi ya da ihaneti, 1930'lu yıllardaki faşist tırmanışı anımsatan anti-komünist histeri, dünyanın tüm komünistlerini zorlu ve sınayıcı koşullarla karşı karşıya bıraktı. Bu zorlu dönem, parti tarihinin gelecek kuşaklara gerçekçi bir şekilde resmedilebilmesi için subjektif önyargılara değil tarihsel gerçeklere dayalı olarak yazımını önemli bir görev haline getirmiştir. Hatalar yaptığımızı, dünya komünist hareketinin de hatalar yaptığını kabul etmekten çekinmiyoruz, ancak tarih tanıktır ki dünya üzerindeki komünistlerin büyük çoğunluğu insanlığın gelişmesi, barış ve toplumsal ilerleme için yorulmak bilmeksizin savaşım vermiştir. TUDEH üyeleri, toplamı onbinlerce yılı bulan hapis cezalarına maruz kalmış, binlercesi de gelecek kuşaklara daha iyi ve adil bir toplum yaratmayı amaçlayan Marksist – Leninist fikir ve ilkelere bağlı kaldıkları için idam edilmiş ya da işkence altında katledilmiştir. Bugün dahi, demokrasi ve sosyalizm için mücadele eden TUDEH üyeleri İslam Cumhuriyeti'nin zindanlarında ve işkence tezgahlarında yaşam savaşı vermektedir.

Bu kitapçık, Partimizin yarım yüzyıllık savaşım tarihinin analitik olmaktan çok tarihsel bir dökümünü yapma amacını gütmektedir. Tarihi yalnızca gerçeğin kendisi ile renklendirme çabası içinde olunması nedeniyle, kitapçıkta Partinin geçmiş siyasi açılımlarının ve hatalarının derinlemesine bir siyasi analizini yapmaktan kaçınılmıştır. Olaylar hakkında subjektif yorumlarda bulunmamak amacıyla büyük ölçüde parti dökümanlarından yararlanılmıştır. Sonuç olarak elinizdeki çalışma TUDEH'in ve mücadelesinin, Partinin yayın ve belge yığınının içinden derlenen kısa bir tarihçesidir. Bırakalım tarih kendisini anlatsın, çünkü geçmişin gölgelerinde günümüzün bazı kindar eleştirmenlerinin bilmekte olduğundan çok daha fazla tarihsel gerçek saklı duruyor. Elinizdeki broşür bütünsel bir muhasebe olmaktan çok, TUDEH'in 51 yıllık onurlu mücadelesinin parçalarını resmetmeye yönelik bir derlemedir.

M. UMİDVAR – MART 1993


İRAN'DA İŞÇİ HAREKETİNİN VE KOMÜNİST HAREKETİN ORTAYA ÇIKIŞI

19. Yüzyılın sonu ve 20. Yüzyılın başlarında sanayinin ve buna bağlı olarak kapitalist üretim tarzının gelişmesi Marksist ideolojinin İran'da da yaygınlaşmasını sağladı. Bu dönemin toplumsal ve siyasal arka planı İran toplumunun feodalizmden kapitalizme geçiş süreci olarak özetlenebilir. Fazlasıyla yavaş olsa da, yeni ortaya çıkmış olan kapitalizm gelişmekte ve ülkenin işçi sınıfı oluşum sürecini tamamlamaktaydı. Ancak her ikisi de aynı sosyo- ekonomik güçlerle, yani miyadını çoktan doldurmuş feodal düzen ve onun mutlak monarşist iktidarı ile karşı karşıya kaldılar. Mücadele giderek şekilleniyor ve yaygınlık kazanıyordu. 18. yüzyıl yerini 19. yüzyıla devrederken, mutlakiyet karşıtı eylemlilik muazzam ölçüde gelişiyor ve hergün daha fazla sayıda insan devrimci mücadele içinde yer alıyordu. İran'ın belli başlı şehirlerinde, özellikle de Tebriz, Tahran ve İsfahan'da kitleleri harekete geçirmek ve onlara önderlik etmek amacıyla gizli siyasi örgütler kuruldu. Bunlar arasında Tebriz'li tanınmış bir aydın olan Ali Monsieur tarafından 1898 yılında kurulan bir siyasi çevre de bulunuyordu. Bu örgüt daha sonraları mutlakiyet karşıtı mücadelenin ana merkezlerinden biri haline gelecekti. "Sosyal Demokrasi" ülkeye ilk kez, mevsimlik iş için Kafkaslara ve Rusya'nın Asya'daki bölgelerine giden, özellikle de Bakü'deki petrol sanayinde çalışan İran'lı işçiler (Bakü petrol yataklarında çalışan işçilerin yarıdan fazlası İran'lıydı) tarafından taşındı. Anayasal Devrim'in liderlerinden İran Komünist Partisi Genel Sekreteri Haydar Amuoğlu gibi İran'lı büyük devrimciler bu işçiler arasından çıktı. 1904'te Bakü'de Azerbeycanlı emekçiler ve diğer İran'lılar arasında devrimci sosyal demokrat etkinlikleri örgütlemek amacıyla "Himmet" adlı bir siyasi grup kuruldu.

Aynı yıl, Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi (Bolşevik) Bakü, Tiflis ve Tebriz örgütlerince yayınlanan bildiri ve broşürler, Ali Monsieur tarafından sadece Azerbaycan'da ve İran'ın diğer bölgelerinde değil, Arapça'ya çevrilerek Irak'ın Bağdat ve Kazimiye şehirlerinde de dağıtıldı. 1901-1902 yılları arasında Bolşevik Partisi'nin merkez yayın organı İskra, Bakü'ye Berlin ve Tebriz üzerinden ulaştırılıyordu. Bu faaliyet bizzat Lenin ve Krupskaya tarafından organize edilmekteydi. Avrupa dilleri konusunda hiçbir bilgisi olmayan İran'lı emekçilerin anlayabilmesi için Sosyal Demokrasi kavramı ilk kez Himmet grubu tarafından Farsça'ya tercüme edildi. Haydar Amuoğlu 1904 yılında Rusya'dan döndükten sonra yoldaşlarının bir kısmıyla birlikte İran'lı devrimci sosyal demokratların ilk hücrelerini Meşhed'te örgütledi. Bir yıl sonra, Anayasal Devrim'in arifesinde, İran sosyal demokrat hareketinin ilk resmi belgesi Meşhed'te düzenlenen bir toplantıda kabul edildi. Anayasal Devrim'in yenilgiye uğramasının ardından ve onu izleyen I. Dünya Savaşı sırasında İran'lı sosyal demokratlar devrimci faaliyetlerini ülke içinde olduğu kadar sürgünde de devam ettirdiler. 1917 Şubat Devrimi'nin zaferle sonuçlanması ve çarlık rejiminin alaşağı edilmesinin ardından, Rusya'da göçmen olarak bulunan İran'lı devrimciler açık örgütlenme, faaliyetlerini yoğunlaştırma, bürolar ve işçi lokalleri açma olanaklarını elde ettiler. 1917 Mayıs'ında, İran sosyal demokrat partisi "Adalet" Bakü' de resmen kuruldu ve programını Farsça ve Azerice olmak üzere iki ayrı dilde yayınladı. Bu belgenin Farsça kısmında (sf.12) şu ifade yer almaktadır: " Emekçilerin toplumumuzu yönetenler tarafından sömürülmesine son vermek amacıyla, hayatın ve toplumsal ilişkilerin sosyalizm temelinde dönüştürülmesi 'Adalet' in talepleri arasında yer alır."

Rusya'da burjuva hükümetinin devrilmesi, bu ülkede yaşayan İran'lı işçilere politik ve sosyal etkinliklerini arttırmak ve kendi partilerini kurmak için çok daha elverişli koşullar sağladı. Ancak bu, Ağustos 1918' de emperyalist hükümetlerin yeryüzündeki ilk sosyalist devlete karşı silahlı saldırı başlatmaları ve güney bölgelerini işgal etmeleri nedeniyle bir ölçüde sekteye uğradı. Yine de, İran'lı sosyal demokratlar, emperyalizm ve gericilik karşıtı mücadelelerini "Adalet" ve " Himmet" partilerinin önderliğinde yeraltında sürdürdüler.

Beyaz muhafızların ve Britanya kuvvetlerinin Kızıl Ordu tarafından yenilgiye uğratılamasının ardından, İran'da ulusal kurtuluş hareketi yükseliş kaydetti. Gilan'da (Kuzey İran), devrimci aydınlar, köylüler ve Orman Hareketi yandaşları ile birleşen sosyal demokratlar ayaklanma başlattılar ve Gilan Sovyet Cumhuriyeti'ni kurdular. Böylesi bir zeminin varlığına karşın İran sosyal demokratlarının ilk kongresi Haziran 1920'de Anzali'de (Kuzey İran'da bir liman şehri) toplanabildi ve İran Komünist Partisi resmen burada kuruldu. Tutulan zabıtlara göre, kongrede 51 delege ve 9 konuk hazır bulunmaktaydı. O dönemde parti siyasetine ultra-sol bir çizgi hakimdi. İran Komünist Partisi, merkez komitesi birleşimini değiştirip, Haydar Amuoğlu'nu lider seçerek bu eylemi dizginlemeyi başardı. Parti, Kominterin Yürütme Komitesi tarafından 1-10 Eylül 1920 tarihleri arasında Bakü'de düzenlenen I. Doğu Halkları Kurultayı'na aktif katılım gösterdi. Kurultaya konuşmacı olarak katılan Haydar Amuoğlu, 48 kişiden oluşan " Yürütme ve Yayın Kurulu"na seçildi. Kuruluşunun üstünden zaman geçmeden, iç gericilik ve Britanya emperyalizmi, İran Komünist Partisi'ne karşı acı sonuçlara yol açan bir komplo düzenlediler. Gilan Sovyet Cumhuriyeti'nin ve Orman Hareketi'nin yenilgiye uğratılmasını arzulayan Britanya hükümetine bağlı ajanlar hareketin içine sızdılar ve liderlerinden bir bölümünü aldatarak iyi kurgulanan bir tuzak hazırlamaya giriştiler. Kurdukları tuzakta, Mirza Koçak Han'ı maşa olarak kullandılar. Mirza Koçak Han, Haydar Amuoğlu'nu ve ulusal kurtuluş hareketinin önde gelen liderlerinden bir kısmını öldürttü ve Reşt ve Enzeli'deki (Gilan'nın belli başlı şehirlerinden ikisi) komünist parti örgütlerine acımasız bir saldırı yapılmasını emretti. Aynı anda, uzun süredir böyle bir fırsatı kollayan merkezi hükümet de cumhuriyetin devrimci direnişini kırmak üzere askeri birliklerini Gilan'a sevk etti. İşgalcilerin kurşunlarıyla can veren ya da gericilerin zindanlarına kapatılanlar komünistler oldu. Bu aynı zamanda İran Komünist Partisi'nin açık faaliyetinin sonu anlamına geldi ve parti bir kez daha yeraltına itildi.

Komünist parti faaliyetinin ana başlıklarından biri de Marksist-Leninist ideolojiyi öğretmek ve yaygınlaştırmaktı. Bu sıkı çalışmanın sonuçları değerlendirilmek istenirse, o dönemde İran'da devrimci Marksist düşüncenin kaydettiği gelişmeye, yayılmaya ve farklı alanlardan fışkıran çeşitli hareketlere göz atılması yeterli olacaktır. 1925'te Rıza Şah diktatörlüğünün kurulmasının ardından gerici güçlerin işçi hareketleri ve komünistler üzerindeki baskısı muazzam ölçüde artmaya başladı. O yıllarda, iktidardaki gericilerin ve Britanya emperyalizminin karşısında genel olarak İran işçi sınıfının, özellikle de petrol sanayinde çalışan işçilerin mücadelesi güç kazanmaktaydı. Bu nedenle, İran Komünist Partisi 1925 yılında Petrol İşçileri Sendikası'nı kurdu, ancak artan polis baskısı sonucu iki yıl sonra sendika yeraltına kaydırılmak zorunda kaldı. İran Komünist Partisi diğer mücadele alanlarında da İran halkıyla sıkı bağlara sahipti. İran'da kadın ve gençlik örgütleri, komünistlerin demokratik alandaki faaliyetlerinin sonucunda kuruldu.

1923'te "Peyk-i Saadet-i Nisvan" (Kadınların Mutluluğunun Müjdecisi) çıkarıldı ve 1926'da "Bidarye Ma" (Uyanışımız) adlı kadın topluluğu kuruldu.

Rıza Şah diktatörlüğü, ülkedeki demokratik hareketin büyümesini engellemek amacıyla komünist hareketi sindirmeye yönelik adımlar atmaya başlayarak, İran'da bütün komünist faaliyetleri yasaklayan ve genelde "uğursuz yasa" olarak bilinen aşağılık yasanın kukla parlamento tarafından yürürlüğe konulmasını sağladı.

Bu yıllar ayrıca İran Komünist Partisi'nde Dr. Taghi Arani liderliğinin damgasını taşır. Parti saflarının sıklaştırılmasına gayret eden yeni parti önderliği, 1932 yılının başında "Dünya" adlı bir teorik dergi çıkarttı. Bir yıl sonra, Merkez Komitesi kararıyla, "Dünya" İKP'nin resmi yayın organı haline getirildi. 1936'da Rıza Şah'ın polisi, Dr. Arani ve çalışma arkadaşlarının bir bölümünden oluşan 53' ler olarak bilinen grubu ele geçirmeyi başardı. Rejim, komünistleri ancak ele geçirilmelerinden iki yıl sonra, artan kamuoyu baskısı nedeniyle yargı önüne çıkarmaya mecbur kaldı. Ancak diktatörlüğün kendisinin yargılanmasına dönüştü. Dr. Arani, 6 saat süren tarihi savunmasında Rıza Şah' ın kukla rejimini teşhir etmekle kalmadı, özgürlük, demokrasi, toplumsal ilerleme ilkelerini ve bilimsel sosyalist düşünceyi de savunmaya koyuldu. Hayatını yüce insani değerleri savunmaya adayan Arani daha sonra kaldığı hapishanede katledildi.


İRAN TUDEH PARTİSİ'NİN KURULUŞU

Rıza Şah, Hitler'e Sovyetler Birliği'ne saldırmak için üs temin edip, müttefiklerin bunların kapatılması için yaptıkları tüm talepleri geri çevirerek Nazi Almanyası'yla gizli bir ittifak içine girmişti. 25 Ağutos 1941'de müttefik kuvvetleri İran sınırlarından içeri girdiler. Rıza Şah kaçmak zorunda kaldı ve İngilizler oğlu Muhammed Rıza'yı iktidara geçirdiler. Eylül 1941'de, Ağustos olaylarının yarattığı boşluktan yararlanarak, yasaklı İran Komünist Partisi'nin faaliyetini açık alanda sürdürmek üzere İran Tudeh Partisi kuruldu. Rıza Şah diktatörlüğünün devrilmesinin ardından ortaya çıkan yeni koşullar altında siyasi tutuklulardan oluşan kalabalık bir grup serbest bırakılmıştı. Bunlar arasında Dr. Aranin'nin komünist grubu (53'ler) da bulunuyordu. Tudeh Partisi'nin temelleri bu komünistler tarafından atıldı. Tudeh'in kuruluş kongresi, 29 Eylül 1941'de ulusal kurtuluş hareketinin önde gelen savaşçılarından Süleyman Muhsin İskenderi'nin başkanlığında Tahran'da toplandı. Kongre birleşeni tarafından seçilen 15 kişilik Geçici Komite, partinin programatik ilkelerine ilişkin çerçeve mahiyetinde bire deklerasyon yayınlayarak, İran Tudeh Partisi'nin demokrasiyi geliştirmek, İran'ın bağımsızlığını ve ulusal egemenliğini korumak ve halkın yararına acil reformlar yapılması için çalışmak amacıyla kurulduğunu ilan etti.

İran Tudeh Partisi (İran Halk Partisi)*, adına yakışır biçimde, her türlü açık çalışma aracından yararlanarak emekçi kitlelerin geniş kesimlerini berrak bir mücadele perspektifiyle harekete geçirmeyi amaç edindi. Bunu sağlamak için, dönemin acil taleplerini yansıtan doğru taktik sloganları öne çıkarmayı ve tüm ilerici güçleri ortak çıkarlar temelinde kurulacak bir birleşik cephede bir araya getirmeyi hedefledi. Ana tehtidin diktatörlük olduğu bu dönemde, yeni kurulan parti " gerici diktatörlüğe karşı özgürlükten yana tüm sınıf ve katmanların birleşik mücadelesi " sloganını öne çıkardı. Bu amaçla geçici komite, partinin siyasi hedeflerini özetleyen aşağıdaki 8 maddelik programı onayladı:

  1. İran'ın bağımsızlığının ve egemenliğinin korunması.

  2. Düşünce, ifade ve örgütlenme başta olmak üzere bireysel ve kamusal hakları güvence altına alan demokratik bir rejimin kurulması.

  3. Her türden diktatörlüğe karşı mücadele.

  4. Acil ihtiyaç olarak toprak reformunun hayata geçirilmesi, köylülüğün ve diğer emekçi yığınların yaşam düzeyinin yükseltilmesi.

  5. Herkese zorunlu parasız eğitim sağlamak üzere eğitim sisteminin yeniden yapılandırılması. Ücretsiz ulusal sağlık hizmeti sisteminin alt yapısının hazırlanması.

  6. Vergi sisteminde kitleler yararına reform yapılması.

  7. Ekonomi ve ticaret sahalarında reformlar yapılması, sanayinin ve madenciliğin yaygınlaştırılması, kara ve demiryolu ağları inşaası ve varolanların elden geçirilmesi yoluyla ulaşım olanaklarının geliştirilmesi.

  8. Devrik Şah'ın malvalığının halk yararına kamulaştırılması.

    Rıza Şah'ın devrilmesinin hemen ardından Tudeh'in yanısıra pek çok başka parti de kuruldu, fakat bunlar ya kısa zamanda kayboldular ya da halktan yalıtık siyasi topluluklar olmaktan öteye gidemediler. Gerçek bir parti gibi işleyen, hızla büyüyen, önemli ve etkin bir güce dönüşen sadece Tudeh oldu. Bu büyüme Tudeh'in günün özgün koşullarını kavrama ve kitlelerin taleplerini yansıtma yeteneğinin bir sonucuydu. Parti, eski komünist parti üyeleri tarafından kurulmuş olduğu için başlangıçtan itibaren işçi sınıfının bilinçli kesimlerinin güvenine sahipti. Kısa zamanda, emekçi halkın örgütlenme özlemi içindeki ve mücadeleye hazır diğer kesimleri de partinin çevresine toplandı. İTP'nin tarihi anlamlı bir siyasi ve örgütsel deneyimle zenginleştirildi. Partinin safları iç gericiliğe, her türden sömürgeciliğe ve emperyalizme karşı mücadele içinde çelikleşti. Farklı koşulların ortaya çıkması farklı mücadele biçimlerine ihtiyaç doğuruyordu. Parti her zaman güne en uygun mücadele araçlarını yaratmak için insiyatif kullandı, ancak hatalar yaptığı da oldu. Partinin kaydettiği ilerlemeler kadar yaptığı hatalar da gelecekte onun saflarında mücadele verecek olan savaşçılar için bir kılavuz işlevi gördü.

(*) Tudeh halk, kitleler anlamına gelir.

    İTP gericiliğe ve emperyalizme karşı mücadele etmek için ilerici güçlerin biraraya geldiği birleşik bir cephenin kurulması gerekliliğinin ayırdına varan ve bu doğrultuda pratik insiyatifi üzerine alan ilk siyasi parti oldu. Bir çok siyasi örgüt parlamentonun kendilerine sağladığı özgürlük ortamından yararlanmakta olduğu halde, iç gericiliğin ve onun emperyalist patronlarının, Tudeh'in açık faaliyet göstermesinin doğuracağı sonuçlardan korkması nedeniyle parti yasal olarak tanınmıyordu.

Parti 1942'de resmen tanındı ve merkez yayın organı "Siyaset"i yayınlamaya başladı. Parti, açık faaliyetlerinin ilk beş ayında çalışmasını öncelikle ana toplumsal tabanı olan işçi sınıfı içinde yoğunlaştırdı ve sınıf tarafından sıcak biçimde karşılandı.

İTP'nin ilk üyeleri işçilerden ve daha önce İran Komünist Partisi saflarında bulunmuş ya da İTP kurucularının militan geçmişi hakkında bilgi sahibi olan kişilerden oluşuyordu. Partinin, gericilik karşıtı ve işçi haklarını korumaya yönelik etkinlikleri, başlangıçtan itibaren büyük zaferler elde etmesini sağladı. Partinin safları büyüdü. Kısa zamanda pek çok sanayi merkezinde parti hücreleri ve sendika örgütleri kuruldu. Bir yıllık süre içinde pek çok il ve ilçede kitlesel parti örgütleri oluştu. Azerbaycan, İsfahan, Gilan, Mazandaran ve Horasan'da bölge örgütleri kuruldu. Parti örgütleri arasında en önemlisi, ilk konferansını Ekim 1942'de 120 kişilik bir katılımla toplayan Tahran il örgütü oldu. Bu konferansta partiye yeni çalışma alanları tayin eden yeni bir parti programı onaylandı. (Önemi daha önceden belirtilmiş olan) İran'ın bağımsızlığının ve egemenliğinin korunmasına yönelik mücadeleye ek olarak yeni program şu gereklilikler üzerinde bina edilmişti:

  1. İşçilerin, köylülerin, aydınların ve zanaatkarların birliği,

  2. İran'da her türden sömürgeciliğe karşı mücadele.

    Ayrıca yeni programa, kadınlara eşit siyasal haklar tanınmasını savunan bir madde de eklenmişti. Konferans, editörünün partiden ihraç edilmesinin ardından yayımına son veren "Siyaset" gazetesinin yerine, partinin merkez yayın organı olarak "Rehber" gazetesinin geçirilmesini kararlaştırdı. Bunun yanında konferans, öncelikli görevi parti kongresini örgütlemek ve bu süre zarfında Merkez Komitesinin yükümlülüklerini yerine getirmek olan on beş kişilik Tahran Geçici Bölge Komitesi'ni de seçim yoluyla belirledi.

1944 yılında, her geçen gün daha da fazla artmakta olan gücünü değerlendiren parti, 14. partlamentoyu belirleyecek olan genel seçimlere katılım kararı aldı. Parti adaylarının sekizi seçimi kazanarak, 14. parlamentonun iki yıl süren ömrü boyunca etkin bir biçimde çalışan Tudeh grubunu oluşturdular. Parti, parlamentodaki Tudeh grubuna yönelik olarak, ana programın içinden derlenen bir asgari eylem programı belirleyerek, bunu bir bildirge aracılığıyla kamuoyuna duyurdu. Bu programın bir maddesinde, Tudeh milletvekillerinin İran halklarının çıkarlarını ve haklarını savunmaktan başka hiçbir amaç taşımayacağı belirtiliyordu. Parlamento, İran halkının sesini tüm dünyaya duyurmak için bir platform olarak kullanılacaktı. Onlar ülkenin bağımsızlığını ve egemenliğini korumakla yükümlüydüler. Ana sloganları " Herkese özgürlük, herkese ekmek, herkese kültür, herkese sağlık hizmeti" olacaktı. Parlamentodaki parti grubunun görevi halkın acil isstemlerine yanıt verecek planlar hazırlamaktı. Bunlar arasında yeralan pek çok başlıktan bazıları şunlardı: Bir iş kanunu tasarısı hazırlanması, işe alımla ilgili yasal düzenlemelerde reform yapılması, seçim kanununun gözden geçirilmesi, yargı sisteminde reform yapılması, ülkenin sanayileşmesi hedefiyle toprak reformunun ve ekonomik reformların yürütülmesi ve kadınların eşit haklarının güvence altına alınması.

Bildirgede, Tudeh milletvekillerinin ilerici ve özgürlükten yana tüm parlamenterlerle işbirliği yapmayı hedefledikleri dile getiriliyordu. Tudeh grubu programını hayata geçirmek ve diğer ilerici parlamenterlerle biraraya gelebilmek için elinden gelen tüm gayreti sarfetti. Bu grup, parlamentoyu bir platform olarak sonuna dek kullanarak, İran halk hareketi tarihinde kalıcı bir iz bırakmış oldu.

İTP, işçi sınıfının ekonomik taleplerini güvence altına almak ve siyasi mücadeleye katılımını sağlamak amacıyla, işçileri sendikalarda örgütlemeye hız verdi. Partinin işçi sınıfının güvenini kazanmasının ve saflarını işçiler arasında örgütlenerek sıklaştırmasının tek yolu buydu. Parti örgütlerinin genişlemesine paralel olarak, demokratik sendikalar da hızla gelişiyordu. Uzun bir mücadelenin ardından, 1 Mayıs 1944' te, parti, varolan tüm sendikaları İran İşçi ve Emekçileri Birleşik Merkezi Konseyi adlı tek bir ulusal örgüt çatısı altında toplamayı başardı. Bu örgütün merkezinde, elli beş kişilik bir kurul bulunuyor, bu kurul kendi içinden on beş kişiyi mekez delegrasyonuna, beş kişiyi de sekreterliğe tayin ediyordu. Kurulduğunda 50.000 üyeye sahip olan örgüt, kısa zamanda İran işçi sınıfının %90' nından fazlasını saflarına toplamayı başardı.

Partinin birleşik cephe kurulmasına yönelik aralıksız çabalarının sonuçlarından biri, çok sayıda gazete ve derginin editörlerinden oluşan "Kurtuluş Cephesi"nin kuruluşunun, parti kongresi ile aynı tarihlerde gerçekleşmesi oldu. Başlangıçta sadece 12 gazetenin cephede yer almasına karşın, 1944' ün ikinci altı ayında bu sayı 44'e ulaşmıştı, bu da ülkede çıkan gazetelerin yarısı anlamına geliyordu. Böylece, İTP' nin çabalarıyla, halkımızın mücadele tarihinde ilk kez, farklı görüşlere sahip yapıların ortak amaçlar etrafında örgütlendiği, bir birleşik cephe yaratılmış oldu. Bu dönem boyunca, partinin mücadelesinin en önemli unsurlarından biri de Nazi faşizmine karşı yürüttüğü kampanyaydı. Müttefik kuvvetlerinin İran'a girmesini önceleyen dönemde, ülkede gitgide artan faşist Alman hakimiyeti, Nazilere maddi ve manevi anlamda büyük bir güç sağlamaktaydı. Hitler'in casus ağı tüm ülkeye yayılmıştı. 1941'in ilk sekiz ayı boyunca, İran'a çeşitli yollardan 11.000 ton askeri mühimmat sevkedildi ve gizli bölgelerde depolandı. Naziler sadece askeri bir hazırlıkla yetinmediler. Önde gelen pek çok siyasetçiyi kendi saflarına çektiler. Bu dönemde pek çok faşist parti kuruldu ve ülke gençliğinin önemli bir bölümünü etkisi altına aldı. İran Tudeh Partisi bir taraftan emperyalizmin doğasını ve faşist Almanya'nın yayılmacı ve saldırgan siyasetini teşhir etmek, diğer taraftan da dünyanın ilk sosyalist devleti olan Sovyetler Birliği'ni savunmak zorundaydı. İran Tudeh Partisi, arkası kesilmeyen tehditlere aldırış etmeyerek, pek çok yerleşim yerinde anti-faşist komiteler kurdu ve anti-faşist yayın organı olarak "Mardom" gazetesini yayınlamaya başladı. Mardom gazetesi ve antifaşist komiteler, Mardom'un ilk sayısının yayımlanmasından İran'ın Nazi Almanyası'na savaş ilan edene kadar süren dönem içinde, etkinliklerini sürdürerek büyük başarılar elde ettiler.



 
Yazarın Diğer Yazıları
 AĞIT - Başak Ergil
 Niçin Demokratik Devrim Değil? - M. Güneş
 AB'nin Tarımı Çökertme Süreci Başladı - Dilek Onur
 Kaça Kadar? - Başak Ergil
 Ahilikten Meslek Yüksek Okullarına Türkiye'de Mesleki Eğitimin Gelişimi - Pelin Gül
 Bunalım Artarken İşçi Sınıfının Bugünkü Durumu - Ali Akgül
 BİR ÇİFT EL - Başak Ergil
 Venezüella Referandumunun Anlattıkları... - Alan Woods
 düşürdüler cam gibi dağıldık - Muzaffer FIRAT
 Üfle ki direngenliğini - Başak Ergil
 Özgürlük Bunun Neresinde? - Sakine Koca
 ATEŞLE BARUT - Başak Ergil
 Sendikalar ve Sol - Süleyman Üstün
 Çağrı Merkezleri ve Emekçi MT'ler
 Bilinç ve Merhamet - Cemile Vuslat