Sosyalist Dergi: 1 |  Arsızlar |
ESNEKLEŞTİRME Mİ, BELKEMİKSİZLEŞTİRME Mİ

Geçen yılın sonlarında kendini hissettirmeye başlayan krizle birlikte, burjuvazi bu krizden nasıl daha kârlı çıkabileceğinin hesabını yapmaya başladı. Böylesi dönemlerden geçerken her zaman uyguladıkları taktikle işçi sınıfının elinde kalan hak kırıntılarına da talip olma yüzsüzlüğünü göstermekten çekinmedi.

Türkiye işçi sınıfının onlarca yıl boyunca verdiği militan mücadeleler sonucunda elde ettiği hakları, 80 darbesinin ardından bir çırpıda geri alınmıştı. Greve çıkmak bir yana, herhangi bir direnişin bile çok uzun prosedürlere tabi tutulduğu, herhangi bir talebin kitlesel işçi çıkarmayla cevap bulduğu, fiilen sessiz bir işçi sınıfının yaratıldığı uzun yıllardan sonra, işçi sınıfımız adım adım kimi haklarını geri alarak kısmi bir direniş hattı örmeyi başardı. Üstelik de bunu uzlaşmacı kimi konfederasyon yöneticilerine rağmen yapabildi.

Bugün gelinen noktada ise, kaderlerini, milletvekili seçilebilme hayaliyle burjuva partilerinin eline teslim eden kimi sendikacılar, sınıfın elinde kalan son hakları da almak üzere "sorumlu sendikacı" görüntüsü vererek patronlarla elele faaliyet yürütüyorlar.

İşçi sınıfı açısından çok geri bir İş Kanunu'na sahip olmamıza rağmen, bu kanunda, örneğin "esnek çalışma" konusu sınırları kesin çizgilerle belirtilmiş vaziyettedir. Krizin ardından burjuvazinin ilk el attığı hususlardan birisi de bu esnek çalışma alanıdır. Bir kaç yıldan beridir MESS'in yayın organlarında incelenen "esnekleştirme", işverenler tarafından "günümüzün rekabet şartlarına uygun olmamakla" eleştiriliyordu.

Özel sektörde bazen TİS'ler aracılığıyla, bazen de işçilere hiç açıklanmayan özel protokollerle hayata geçirilen "esnek çalışma", artık kamuda da gündeme getiriliyor.

Önce gazete haberin okuyalım:

"Türkiye, kronikleşen işsizlik sorununa bir çare bulmak amacıyla, 69 yaşındaki İş Kanunu'nu 'esnek'leştirmek için kolları sıvadı. İstihdamı artırmayı hedefleyen yeni çalışma modelleri arayışı çerçevesinde ilk adım, Türk-İş ile hükümet arasında imzalanan toplusözleşmelerle atıldı. Özel sektörde tekstil ve otomotiv işkollarında uygulanan 'esnek'liğe, kamu sektöründe ise önce gıda ve kağıt işkolları 'yeşil ışık' yaktı.

Part-time [kısmi zamanlı] çalışma, ücretsiz izin, fazla mesaide indirim gibi yöntemlerle esnek çalışmaya öncülük eden özel sektörden sonra kamu kesimi de bu hedefe yöneldi. Kamu işçileri ile hükümet arasında 1999-2000 dönemi için imzalanan toplu iş sözleşmelerinde, 'esneklik' konusunda işçi ve işverenlerin birlikte çalışmasını öngören bir madde yer aldı.

Bugüne kadar Tekgıda-İş ve Ağaç-İş sendikalarının kabul ettiği bu maddede, esneklik, "İşyerini yaşatmak, istihdamı kolaylaştırmak ve artırmak amacıyla çalışma hayatımızı düzenleyen mevzuatta, esneklik sağlayacak düzenlemeler gerektiği konusunda taraflar mutabıktırlar. Bu nedenle taraflar, bu toplu iş sözleşmesinin yürürlük süresi içinde esneklik konusunda birlikte çalışmayı planlı bir şekilde sürdüreceklerdir" biçiminde tanımlandı.

Türkiye'de, tam gün çalışma esasına dayalı iş hukuku geçerliliğini korurken, belirli süreli çalışmanın önünde yasal engeller bulunuyor." 2 Nisan 1999, Radikal

Görüldüğü gibi, çok hoş sözlerin ardına gizlenmiş bu "esneklik" maddesini kabul edenler, bu şekilde işçilerin, başta fazla mesai ücreti olarak aldıkları tüm yan ödemelerin ortadan kalkmasını kabul etmiş oluyorlar. Bundan sonra atacakları adım, iş sözleşmelerinin topluca değil, bireysel olarak yapılmasına yol vermek olacaktır. İşçilerin tüm gücünün yalnızca birlikte davranmaktan geçtiğini bilenler, bu tür yaklaşımların ne anlama geldiğini iyi bilirler.

İşçi sınıfı düşmanlarını, hangi konumda ve sıfatta olursa olsun, topluca defetmeden sınıfımızın kazanımlarını korumak mümkün olmayacaktır. Bu bilinçle daha fazla mücadele, daha fazla örgütlülük, daha fazla mevzi diyoruz.

 
Yazarın Diğer Yazıları
 İŞVEREN GÜVENCE ALDI, İŞÇİYE KAVGA KALDI
 Iraklı Askerlerin Üniforma garipliği
 Arsızlar Köşesi
  Bir Fahri Müfettiş M. Barlas!
 SSGSS Yasasının "Vicdanı" Yok
 Arsızlar Köşesi
 Arsızlar Köşesi
 ARSIZLAR KÖŞESİ
 Vizyon mu, illüzyon mu?
 Savaş Tamtamcılığı
 Savaş "Oyunu"
 Boşver o nahoş hatıraları, söyleşelim güzelleşelim!
 BEN MEDYANIN ZEKİ, ÇEVİK VE AHLÂKLISINI SEVERİM!
 Küba’nın nesi meşhur!
 İTİNAYLA HATIRA YARATILIR!