Onları "Meclis'te pankart açan gençler" olarak hatırlayacaksınız. Onlar
parasız eğitim istediler ve ses getiren bu değişik eylemleri sayesinde
kamuoyunun onları unutmasına imkân yok. "Devrimci Gençlik" örgütüne üye olmakla
suçlanan ve 'silahlı çete'den yargılanıp daha sonra 'silahsız terör örgütü'nden
yargılanan bu gençler toplam yüz yıla varan hapis cezası ile cezalandırıldılar.
Daha önce toplam 96 yıl hapis cezasına çarptırılan 12 öğrencinin Yargıtaya giden
davasında bu kez 9'una toplam 48 yıl 7 ay hapis cezası verildi.
Türkiye kamuoyu herşeyi çok çabuk unutmaya meyilli de olsa bu olay
unutulmayacak. Tıpkı İstanbul'daki Gazi olaylarının 1995'teki yıldönümünde İzmir
DYP binasını işgal ettikleri gerekçesiyle tutuklanan öğrenciler gibi. 2. Manisa
davası olarak anılan ve İzmir DGM'de süren bu davada da DHKP-C örgütüne üye
olmakla, yardım ve yataklık yapmakla suçlanan 14 öğrenci, aralarında lise
öğrencileri de var, ağır hapis cezalarına çarptırıldı. Bunlardan dokuz öğrenciye
10 ile 15 yıl arasında ağır hapis cezaları reva görüldü. Dikkat edin, onlar
cinayet işlemedi, ya da kimsenin canına kast etmediler! Yalnızca eylem
yaptılar.
Şimdi de Gazi Mahallesi'nde öğretmen isteyen ve bu nedenden ötürü örgüt
üyeliği ile suçlanan ortaokul öğrencileri 3 yılla yargılanıyor.
Protesto olaylarına katıldıkları için, adaletsiz uygulamalara karşı
çıktıkları için, öğretmen istedikleri için, paralı eğitime karşı hayır dedikleri
için uzun yıllar tutuklu kalan ve yargılama sonucunda kendilerine ağır hapis
cezaları verilen gençlerin hayatları savcı ve hakimlerin iki dudakları arasından
kolayca çıkıveren "10 yıl", "12 yıl", "15 yıl" gibi ağır hapis cezalarıyla
kolayca söndürülüyor. Gençlerin gerçekleştirdiği eylemler hakkında çıkan
haberleri suç duyurusu kabul ederek kendiliğinden harekete geçen savcılar
nedense hep demokratik talepleri dile getirenlere karşı dava açabiliyor, ama
Susurluk çeteleriyle ve diğer bilumum çetelerle, dışarıda sürü halinde dolaşan
katillerle ilgili ayan beyan ortada olan olaylara karşı suskun kalmayı tercih
ediyorlar. Çeteler hesabına çalışan katiller bile bu kadar ağır hapis cezalarına
çarptırılmıyor. Aksine, onlar bir şekilde af kapsamına alınıp
salıverilebiliyor.
Nedense insanın aklına "kimin gücü kime yeterse" deyimi
geliyor.