Şubat ayındaki ekonomik krizin ardından, tüm ülke çapında, neredeyse bütün
sektörlerde işverenler krizi işçi sınıfının bugüne kadar elde ettiği kazanımlara
saldırmak üzere bahane olarak kullandı. Saldırı hâlâ devam ediyor, işçi sınıfı
örgütlülüğünü pekiştirip karşı durmanın yollarını bulamaz ise bitmeyecek gibi de
görünüyor.
Bu dönemde tek tek bireyleri ele alacak olursak yapılan en büyük saldırı,
insanların işlerini bütünüyle yitirmesiydi. Sosyal haklardaki gerileme zaten
çalışmaya devam edenleri dahi neredeyse işsiz statüsüne sokmuştu. Buna rağmen,
işsizlikten daha yıpratıcı bir süreç olmadığını işsizliği yaşayan herkes yakından tanır.
Böylesi dönemlerde yapılması gereken nedir? Elbette ilk hedef işsizliği
bütünüyle insanlığın gündeminden çıkarmak olmalı. Ama, böylesi bir nihai hedefin
gerçekleşmesi kısa vadede tabii ki mümkün değil. O zaman, devlete çağrı
çıkartarak ve bütün kurumları zorlayarak emekçilerin kayıplarının telafi
edilmesi istenmelidir. Bunun için de mevcut yasalar çerçevesinde kalındığında
bile, sermayenin vergilendirilmesiyle yeterli kaynak sağlanabilir. DİE’nin
tuttuğu istatistiklerden çıkartılan bilgilere göre, çalışanların ödediği
vergiler toplam vergi gelirlerinin yüzde 65’ini aşıyor. Hem de uzun yıllardır
durum böyle.
Bunun anlamı, vergi oranlarını sadece tersine çevirsek dahi yeni kaynaklar
yaratılabilir, demektir.
Bütün bunlar bilinmesine rağmen, Özcan Köknel gibi, demokrat çevrelerin
yakından tanıdığı, psikoloji ve psikiyatri dallarında uzman bir profesör bakın
neler öneriyor:
“Prof. Köknel’e soruyoruz:
-Bu dönemi nasıl aşarız hocam?
-Acılar ve sıkıntılar paylaşılmalı. İşyerleri normal bir dönemdeymiş gibi
kitle halinde işçi çıkartıyor. Bu durum insanlarda aşırı endişelere yol açıyor.
İşten çıkarma yerine ücretler düşürülerek, ücretsiz izin yoluna gidilerek
işsizliğin yaratacağı yıkımlardan kaçınılmalı... Olağanüstü bir dönemden
geçtiğimiz unutulmamalı.”
Milliyet, 4 Nisan 2001
Eh yani hocam, getirdiğin öneriye bir bakar mısın? Ücretsiz izinle işsizliğin
arasındaki fark nedir hocam? Biri sürekli bir diğeri belirsiz süreli işsiz.
Aradaki asıl fark psikolojik. Ama hocam, bizim insanlarımız işlerine hobi olsun
diye gitmiyor ki. Çalışmadığı zaman aç kaldığı için iş arar bizim insanlar
hocam. O sebeple, birini örneğin 4 aylığına ücretsiz izne çıkartırsan, babadan
bir mirası yok ise elbette, o insan “işsizliğin yaratacağı yıkımlardan”
kaçınamaz yani. Onu demek istiyorum hocam.