Sosyalist Dergi: 31 |  Diğer Yazarlarımız |
Osman Can, Nabi Yağcı, Orhan Gazi Ertekin / Deniz Gönül

Osman Can ile Orhan Gazi Ertekin adları bir zamanlar hep birlikte anılırdı ve her ikisi de belli çevrelerde çok ünlüydü. "Bir zamanlar" dediğimize bakmayın, daha geçen yıla kadar her ikisi de belli çevreler için "vesayete karşı demokrasi" figürleriydiler. Yargı çevrelerindeki Kemalistlerin etkisi altındaki Yargıçlar ve Savcılar Birliği Yarsav'a karşı, demokrasi güçlerini temsil etmek üzere Demokrat Yargı Derneği'ni kurmuşlardı.

Osman Can bir dönem Anayasa Mahkemesi Raportörlüğü yapmıştı. Ertekin ise hâlen Beypazarı'nda hâkimlik yapıyor. Solun dışına çıkarak AKP hükümetine "yetmez ama evet" diyerek destek olan eski solcu, yeni sağcı çevrelerde ve Fettullahçılar arasında "yargıda Kemalist tahakküme son verecek insanların temsilcileri" olarak revaçta idiler.

Osman Can'ı bizim için daha da ilginç kılan bir etken daha var. Kendisi eski solcularca düzenlenen pek çok panele demokrasi havarisi gibi konuşmacı olarak katılmış bir insandır. Kamuoyunun geniş bölümü, bu ismi, katıldığı bir iki panelde yumurta, boya atıldığı için daha rahat hatırlayabilir.

Yumurta atılan o panellerden biri de Yetmez Ama Evet Platformu tarafından 5 Eylül 2010 tarihinde İzmir Tepekule Kongre Merkezi'nde düzenlenmişti. Katılımcılar arasında ırkçı, dinci faşist Vakit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak ile "demokrasi mücahidimiz" Osman Can, akademisyen Ferhat Kentel, Taraf yazarı ve DSİP'li Roni Margulies ile komünist eskisi, AKP'li, Taraf yazarı Nabi Yağcı yer alıyordu. Baskın Oran yorgun olduğu için, Lale Mansur dizi çekimleri nedeniyle katılamamış panele.

Bu ekip, bir eksik bir fazla ile ülkenin dört bir yanında panellere katılarak 12 Eylül 2010 referandumundan sonra ülkenin nasıl da ilerleyeceğini, nasıl da demokrasi geleceğini, nasıl da askerî vesayetin sona ereceğini, nasıl da gelişeceğimizi, en pespaye liberal, içi boş sözlerle anlatıyorlardı. Boykot diyenleri de, bizim gibi "hayır" diyenleri de şiddetle eleştirip dogmatik olmakla suçluyorlardı.

Bugün ise Osman Can'ın gerçek yüzü açığa çıkmış durumda. Aşağıda nedense yaygın olarak kullanılmayan bir haberin ayrıntılarını göreceksiniz. Bu haberin malumat yığınları arasında kaybolmaması gerekiyor. Çünkü, AKP'nin tüm liberal, özgürlükçü laflarının tamamen bir göz boyamadan ibaret kaldığını doğrudan aktarabilen bir haber bu. Liberal çevrelerin halka inançsızlıklarından, kendilerini nasıl da muktedirlere yaranmak mecburiyetinde hissettiklerini gösteren bir haber bu.

Fakat, açığa çıkan bu gerçeklere rağmen, bizi geçmişimizden dolayı doğrudan ilgilendiren Nabi Yağcı'nın bu güne kadar en ufak bir utanma belirtisi göstermediğini kaydedelim. Osman Can'ın aslında AKP tarafından (Ertekin'in güzel tanımıyla) "sefer görev emriyle" yargı çevrelerine ve liberal çevrelere yollandığını önceden bilip bilmediğini, biliyorsa, kendisinin de mi böylesi bir görevinin olup olmadığını, bilmiyorsa bu kadar cehaletin nasıl olup da kendisinde yoğunlaşabildiğini, buna rağmen hâlâ nasıl olup da AKP güzellemeleri yapabildiğini sormak bizim en doğal hakkımızdır sanırız.


23 Mayıs 2011, gazetelerden alıntı


Bakanlık göstersin eşeğe oy veririm!


Demokrat Yargı Derneği Eşbaşkanı ve Beypazarı Hâkimi Orhan Gazi Ertekin, referandumda kabul edilen Anayasa değişikliği ile yapısı tamamen değişen HSYK üyelikleri için adli ve idari yargı hâkim ve savcılarının sandığa gittiği seçimlerden önce yaşananları ortaya koyan 'yargıyı sarsacak' bir kitap yazdı.

Gazetevatan'ın haberine göre, "Yargı Meselesi Hallonuldu Yargının ‘Eşekli Demokrasi' ile İmtihanı" isimli kitapla, HSYK seçimleri sırasında yaşanan ve büyük çoğunluğu bilinmeyen skandallar gün yüzüne çıkıyor.

Demokrat Yargı Derneği, Anayasa Mahkemesi eski raportörü Osman Can ve Ertekin'in eşbaşkanlığında kuruldu. Dernek önce YARSAV'a alternatif olarak ortaya çıktı.

Anayasa değişikliğine ilişkin referandumda "Evet" oyu verilmesi için aktif bir çalışma yürüten dernek, Anayasa değişikliğinin kabul edilmesinin ardından yapılan HSYK üyeliği seçimlerinde büyük çalkantı yaşamıştı. Bu süreçte Osman Can ve aralarında Yargıtay üyelerinin de olduğu bakanlık yanlısı bazı üyeler dernekten ayrılmıştı. Ertekin, HSYK üyeliği seçiminin perde arkasını anlattığı kitabında yargıyı sarsacak perde arkası olayları ile çarpıcı tespitleri okurlarla paylaşıyor.


Kitabın isminin kaynağı

Ertekin kitabının ismini, Adalet Bakanlığı'nın "Seçimlerde aday çıkarmamaları karşılığında, HSYK seçimlerinde bakanlığın listesinde iki Demokrat Yargı adayına yer verilmesi" teklifi sırasında bir hâkimin dile getirdiği "Bakanlık eşeği aday gösterse eşeğe de oy veririm" sözlerinden alıyor.

Ertekin kitabında, Demokrat Yargı'nın HSYK seçiminden önce ilkeleri ortaya koyabilmek için bir platform oluşturulmasını önerdiği, bu öneriye Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in önce sıcak baktığı ancak daha sonra vazgeçerek "bakanlık listesi" ile seçime girmeye karar verildiğini anlatıyor.

HSYK 1. Daire Başkanı olan dönemin Müsteşar Yardımcısı İbrahim Okur ile görüştüğünü ve niyetini o görüşmede anladığını kaydeden Ertekin, şimdiki Adalet Bakanı dönemin Müsteşarı Ahmet Kahraman ve Okur'un ayrı listeler oluşturduklarını, bunlardan Okur'un listesinin esas alındığını, Kahraman'ın listesindeki isimlerin ise daha sonra Yargıtay üyesi seçildiğini iddia etti.


HSYK seçimini Adalet Bakanlığı listesi kazanmış ancak dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin ve bakanlığın tüm yetkilileri listenin bakanlığın listesi olduğunu reddetmişlerdi. Ancak Ertekin'in kitabında yer alan tutanaklar, HSYK seçim sürecinin bakanlık tarafından yürütüldüğünü ve listenin de Bakanlığın listesi olduğunu açıkça ortaya koydu.


"Bakanlık dedikodu üretti"

Ertekin, Bakanlığın, kendi listesinden aday olmayanlara yönelik elindeki bilgileri kullanarak "Türbanlı karısının başını açmış", "İçki içiyormuş" türünde bilgilerle insanların linç edilmek istendiğini öne sürdü.


Bakanlığın vaatleri...

Ertekin kitabında şu ifadelere yer verdi:

"Adliyelerde Başsavcılar ve Komisyon Başkanları aracılığıyla toplantılar yapıldı. Yargıtay ve Danıştay'a yeni daireler kurulacağı ve 100 Yargıtay, 50 Danıştay üyesinin yeni HSYK tarafından seçileceği söylentisi yayıldı. Böylece büyük bir kaymak potansiyelinin gözleri kamaştırması bekleniyordu. Unvanlar, terfi beklentileri, tayinler, benzeri ikbal alanları ve Bakanlık bürokratlarının bu ilk girişimleri; yargıya bir ‘devlet tüccarlığı' zihniyetiyle bakıldığını gösteriyordu."

Ertekin, bakanlık bürokrasinin Demokrat Yargı'nın çekirdek kadrosuna karşı da soğuk savaş argümanları ile teyakkuza geçerek yalnızlaştırma taktiği uyguladığını belirterek "Bir yönetim kurulu üyemiz, kendisine Bakanlık bürokratlarınca sıkça ‘bunlar komünist' ve ‘bunlar Kürt', ‘bunlarla nasıl yan yana geliyorsunuz?' denildiğini aktarıyordu" diye yazdı.


TUTANAKLARI YAYINLADI


Bakanlık göstersin eşeğe oy veririm!

* Aracı (Osman Can): Bir yüksek yetkili ile görüştüm. Benden bakanlık listesi için 2 isim vermemizi istedi. Gerekirse ‘daha üst yetkili' ile görüşerek ve biraz daha bastırarak sayının 3 olmasını sağlayabilirim.

* Orhangazi Ertekin: Bakanlık tarafından yürütülen ve bürokratların aday olduğu bir listeye dahil olmamalıyız. Demokratik ve sivil yöntemlerde ısrar etmeliyiz.


Şeytanla işbirliği yaparım

* Kıdemli bir hâkim: Yüksek yetkili kim bilmiyorum. Ama HSYK seçimini Bakanlık ve müsteşar yürütmektedir. Onlarla oturmadan liste oluşturulamaz. Bu bürokratları da kızdırır. Bu işin tek patronu bürokratlardır. Ben şahsen Adalet Bakanlığı eşeği aday gösterse, eşeğe oy veririm.

Çok kıdemli bir hâkim: HSYK ele geçirildiğinde sadece Yargıtay ve Danıştay yeniden yapılanmayacak, hükümetin yürüttüğü siyaseti, özelleştirmeleri engelleyen güçler de devreden çıkacaklar. Ben YARSAV'ın kazanacağı bir sabaha uyanacağıma şeytanla bile işbirliği yaparım.


Demokratik seçimi ilerde yaparız!

* Çok kıdemli bir başka hâkim: Dini bu işlere karıştırmayalım. Bizim için önemli olan kazanmak. Siz ise önemli olan adalettir diyorsunuz. Bu seçim her şeyden önemli. İlerde demokratik bir seçim yapılabilir.

* Kıdemli bir hâkim: Bizim derdimiz, toplumun tüm renklerinin yeni HSYK 'ya yansımasıdır. Yani ele geçirmek değil, ele geçirilemez olmasını sağlamaktır.

* Orhangazi Ertekin: Adalet Bakanlığı bu süreci yönetir ve bürokratlar da aday olursa ve bu dernek de listeye eklemlenirse, biz bu dernekten ayrılırız.


‘Osman Can'a sefer görev emri verildi'

Ertekin kitabında Demokrat Yargı Derneği'ni birlikte kurduğu Osman Can'a sert eleştiriler yöneltti:

"Can'ın, yargı tartışmaları ve son HSYK seçiminin bu ilk hazırlık sürecindeki tavır alışlarını, bir "siyasi memuriyet" hâli ve bir "eleman" tutarlılığı içinde ele almanın daha doğru ve mantıklı olduğu yönündeki bakışın daha önemli bir teşhise yol açacağı düşünülebilir. "

Başbakan Erdoğan'ın yeni anayasayı sivil toplumun yapacağını açıklamasından sonra, "kendi anayasanı kendin yap" gibi kampanyalar üzerinden "Anayasa Çalışma Grubu", "Yeni Anayasa Platformu" gibi sivil toplum örgütleri kurulduğuna dikkati çeken Ertekin, Osman Can'ın da bu çalışmalara katılmak için raportörlüktün ayrıldığını dile getirerek, "Yani, anayasa yapılacak, toplanın! Anayasa yapıldı, dağılın! Doğrusu, Osman Can'a yeni bir ‘sefer görev emri'nin geldiği anlaşılıyordu: Anayasa yapacak bir halk inşa edin hemen!" dedi.



 
Yazarın Diğer Yazıları
 Devrimci Duruş
 BİR KİTAP Dünya Tarihi: ÇOCUKLAR İÇİN... - Sibel Özbudun
 TEK YOL AVRUPA BİRLİĞİ Mİ? – Hakan Koçak
 İŞÇİ GENÇLİK GELECEKTİR -Ali Eriş
 “İÇERİ”DEN, “DIŞARI”DAN NOTLAR: ÜÇLEMELER - Yunus Mansur
 RAKAMLARLA KADINLAR - Deniz Özgür
 GENÇLİK ÜZERİNE - Derya Önsüer
 YENİ BİNYILDA YENİ BAYRAMLAR - Neşet Karadağ
 JOJİK’İN KAPI BİR KOMŞUSU - Erkan Karagöz
 NÜANSLARI GÖZETMEDEN SİYASET OLMAZ - Hikmet Muti
 BİLİMCİLER - İsmail Eser
 AVRUPA PARLAMENTOSU İÇİN SEÇİM YAPILDI - A. Ulutaş