Sosyalist Dergi: 12 |  Sevgi Gürsel |
YAŞASIN 8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ!

     Bu yıl 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü elbette kutlanacak, ama ne yazık ki bu yılı Irak'ta olabilecek emperyalist savaş gölgeliyor. Savaş, herkes için, ama özellikle kadınlar açısından acı demek. 8 Mart'ı da bu çerçevede ve savaşın tüm insanlık için olduğu kadar, kadınlar için de açacağı yaraları hatırlayarak, hatırlatarak kutlayacağız. Savaş olmasın. Kadınlar savaş istemiyor. Savaşta ölecek olan savunmasız çocuklar, kadınlar, yaşlılar, gençler olacak, diyerek, sesimizi hep bir ağızdan yükseltmeliyiz.


     Savaş emperyalist ABD için petrol paylaşımı demek. Kadınlar için ise yerinden, yurdundan edilmek demek. 1991'deki Körfez savaşından bu yana 150.000'in çocuğun öldüğü halen belleklerimizde. Savaş sırasında ise 200.000 insan ölmüştü. Binlercesi bombalanan bölgelerden kaçmış, mülteci konumuna düşmüştü. Onbinlerce kadın açlıkla karşı karşıya kalmış, bebeğine süt veremeyen kadınlar yavrularının kucaklarında ölmesine katlanmak zorunda kalmış, hepsi soğuğa karşı savunmasız şekilde Türkiye sınırında kaderine terkedilmişti. 1991'de bombaları, mermileri yağdıran ABD, savunmasız kalanların içine düştüğü olumsuz durumla alay edercesine, yiyecek olarak sözümona "yardım" paketlerini bölgeye uçaklardan fırlatarak, insanların dev paketlerin altında ezilmesine neden olmuştu. Irak'ta savaş demek, yine aynı tablonun tekrarlanması demek. Eğer savaş olursa, bugün de yine aynı ikiyüzlülüğü göreceğiz demek. Savaş, ayrıca, kadınların en acımasız saldırılara, katliamlara, tecavüze ve şiddete uğramaları demek.
     Tüm bunları bilerek, kadınlar olarak savaşa karşı sesimizi daha da yükseltmeliyiz. Bu yıl 8 Mart'ta şiarımız, "ABD Ortadoğu'dan defol", "Kadınlar Savaş İstemiyor", "Savaş kadınların, çocukların ölmesi demek", "Savaşa gönderecek evladımız yok" olmalı. Güçlerimizi birleştirmeli ve bu savaşa dur diyebilmeliyiz! Bunun için Ürün'cü kadınlar olarak 8 Mart'ta kadın örgütlerinin yapacağı savaşa karşı eylem birliklerini destekliyoruz, yapılacak mitinglere hep birlikte katılacağımızı açıklıyoruz.
     Bir yandan savaşa karşı mücadele yürürken, diğer yandan 8 Mart'ın bir başka açıdan bu yılki önemini vurgulamak gerekir. 1475 sayılı İş Kanunu'nda yer alan ve temel ilkelerden "eşit işe eşit ücret" ilkesi kadınlar aleyhine çiğnenmek istenmektedir. Meclis'te tartışılacak olan yeni İş Kanunu tasarısında işveren örgütleri, kendi "esnek üretim" politikalarına uygun, işçi sınıfı ve emekçilerin aleyhine hükümler getirmek istiyorlar. Bunun sonuçları kadınları da çok olumsuz etkileyecek. Yine özelleştirmeler devam ediyor, bu uygulamalardan da kadınlar olumsuz etkileniyor. Kadınlar işsizlikle karşı karşıya kalıyor, en düşük ücretlere mahkum oluyorlar. İş bulamayanlar evin geçimini kıt kanaat sağlarken, mutfakta çileyi çeken yine kadınlar oluyor.
     Tüm bunlara ışık tutması açısından, 8 Mart'ın nasıl doğduğunu, kısa tarihçesini de anlatalım: 8 Mart 1857'de New York'ta dokuma işçisi kadınlar "eşit işe eşit ücret", "16 saatlik işgününe karşı 10 saatlik işgünü" talepleriyle fabrikalarda greve çıkarlar. Yapılan grevlerde birçok kadın polisler tarafından fabrikaya kapatılırlar ve bu sırada çıkan yangında ölürler. O günden sonra kadın işçilerin bu onurlu direnişi aynı zamanda tüm dünyada kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesinin bir simgesi haline dönüşür.
     8 Mart'a anlamını yükleyen ise Clara Zetkin olur. 8 Mart 1910'da değişik ülkelerin sosyalist, devrimci, ilerici kadınları Danimarka'nın başkenti Kopenhag'da toplanırlar. Biraraya gelen kadınlar, yaşamlarını savaşsız, sömürüsüz bir dünya için mücadeleye adamış kadınlardır. Uluslararası ve Almanya işçi hareketinin tanınmış önderlerinden Clara Zetkin, 8 Mart'ın dünya kadınlarının mücadele ve dayanışma günü ilan edilmesini önerir, bu önerisi kabul görür.
     Gerçekten de o günden bu yana bütün dünyada 8 Mart kadınlar için önemli bir atılım günü olur. Sosyalizm, özgürlük, barış, savaşsız ve sömürüsüz bir dünya, kadın haklarını kazanma mücadelesi veren kadınlar, o tarihten itibaren geleceklerine ilişkin ortak projeler yaratmanın yollarını aramışlardır. Kadınlar, 19. yüzyıldan başlayarak günümüze kadar siyasal ve toplumsal talepleri uğruna mücadele etmişlerdir.
     Geldiğimiz bugünkü koşullarda ise, yaratılan savaş durumu ile ve yukarıda belirttiğimiz İş Kanunu'nda yapılmak istenen değişikliklerle, emekçilerin ve kadınların mücadeleleri sonucu elde ettikleri kazanımlar yitirilme tehlikesiyle karşı karşıya. Bu duruma sessiz kalamayız. Sesimizi yükseltmek, istemlerimizi haykırmak için haydi alanlara!
     
     Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü!
     Kadınlar Savaş İstemiyor!
     Savaşa Gönderecek Evladımız Yok!
     Eşit işe eşit ücret!
 
Yazarın Diğer Yazıları
 1 MAYIS 97
 Özelleştirme Saldırısında Son Hamle: SEKA
 Antalya Serbest Bölgesi'nde Bir Örgütlenme Mücadelesi: Novamed İşçisinin Grev Hikâyesi
 SSK Halkındır, Elini Çek!
 Kamu Reformunda
Son Söz İşçi Sınıfının

 Benim Cici Silahım
 YAŞASIN 8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ!
 TÜRBAN MI, ŞERİAT MI?
 GELENEKTEN GELECEĞE BEKİR KARAYEL
 KİMYA TEKNİK BU İŞ YERİNDE GREV VAR!