Enerji işkolu, bünyesinde en fazla işçi barındıran iş
kollarından biri. Elektrik, gaz, su, baraj çalışanları bu işkoluna giriyor.
2004 yılı Ocak ayı istatistiklerine göre enerji sektöründeki
işçi statüsünde çalışan sayısı 132.000'dir. Bunun %80'ine karşılık gelen 110.228 çalışan, sektörde yetkili sendika TES-İŞ'te örgütlü görünmektedir. Kağıt
üstünde var görünen işçi sayısı, gerçeği ifade etmemektedir. Emekli olan
işçilerin yerine yenisi alınmamakta, hizmetler taşeron firmalar eliyle
yürütülmektedir. TES-İŞ sendikası da taşeron işçileriyle ilgilenmemektedir.
2000'li yıllarda taşeron işçileri arasında örgütlenme, fiili-
meşru- militan bir söylemi ve tarzı olan Enerji-Yapı-Yol Sen eliyle
yürütülmüştür. Özellikle İstanbul'da BEDAŞ (Boğaziçi Elektrik Dağıtım AŞ)
işyerlerinde sayısız direnişi örgütlemiş, öncülük etmiştir. Enerji-Yapı-Yol Sen
kadro yetersizliği ve taşeron çalışanlarından süreci göğüsleyebilecek kadroların
öne çıkmaması gerekçesiyle İstanbul'daki pratik faaliyetlerini askıya aldığını
02.09.2005 tarihinde kamuoyuna duyurmuştur.
TEDAŞ (Türkiye Elektrik Dağıtım AŞ) elektriğin üretimini ve
dağıtımını yapan, ülkenin dört bir yanında, köylere varıncaya kadar tesisleri ve
çalışanları olan dev bir kurum. 80'lere kadar bu kurum tüm hizmetlerini işçi ve
memur statüsündeki çalışanlarıyla veriyordu. Son dönemin belirleyici karakteri
olan kapitalist sömürünün sınır tanımaz pervasızlığı bu kurumu da doğrudan
etkiledi. Bugün TEDAŞ'ta sayaç okuma, alt yapı hizmetleri, havai hat çekimi,
periyodik sayaç değiştirme, enerji kesme- açma, ihbarname dağıtma dahil,
TEDAŞ'ın kendi asli işlerinin gereği olarak sürekli işçi çalıştırması
zorunluluğu olan alanlar yıllık anlaşmalarla taşeron firmalara ihale
edilmektedir. Benzer uygulamalar büyük şehirlerde özellikle İstanbul'da İGDAŞ ve
İSKİ gibi kurumlarda da yapılmaktadır. Taşeron firmalar da piyasadan geçici işçi
toplayarak bu işleri yaptırmaktadır.
Taşeron firmanın sözleşmesi bittiğinde, işçiler genellikle
kıdem tazminatlarını almadan, alamadan, işsiz kalmaktadırlar. İşsiz kalan bu
insanlar; mesleği bilen, işinde ustalaşmış, deneyimli bir işçi havuzu oluşturur.
İhaleyi kazanan yeni taşeron firma kadrosunu bu havuzdan sağlar. Ama işçilerin
arasında mücadele ile sivrilmiş, hak arama bilincinde olan ileri işçiler mümkün
mertebe ayıklanarak yeni bir kadro oluşturulur. Sesini çıkaranın, asi olanın
evine ekmek götüremeyeceği, açlıkla terbiye edileceği fikri de yaygınlaştırılır
böylece. Tüm olumsuzluklara rağmen sektördeki işçiler, daha önce çalıştıkları
bölgede olmasa da yeni bir bölgede iş bulabilmektedirler genellikle; çünkü
sektörde işi bilen, deneyimli eleman sayısı sınırlı.Yeni eleman yetiştirmek de
çok kolay değil ve işverene belli bir maliyet yüklemekte. Taşeron firmalar da
işi alabilmek için yüksek fiyat kırımları ile ihaleyi bağladıkları için, kâr
marjları da çok yüksek değil. Kendisi de işi geçici (yıllık) almış olan taşeron
firma, ihale dönemini kârlı kapatabilmek için, hazır yetişmiş elemana ihtiyaç
duymakta, fazla ince eleyip sık dokuyamamaktadır. İşçilerin sık sık bölge, iş
yeri değiştirmek zorunda kalmaları sendika çalışması açısından bir zorluk
getirdiği gibi, tersinden bakıldığında yeni olanaklar da sağlamaktadır. Sendika
çalışması yapan işçinin hemen hemen her bölgede tanıdığı, birlikte mücadele
ettiği işçiler olmaktadır. Böylece sendikal çalışmayı yaygınlaştırmak için
gerekli zeminler de oluşabilmektedir. Meselâ İstanbul'da ağırlıklı olarak
elektrik alanında yoğunlaşmış sendikal çalışmaları, İSKİ ve İGDAŞ gibi kurumlara
bağlı taşeron şirketlere yayma fırsatları doğmuştur.
Taşeron firma genellikle hiçbir özel uzmanlığa sahip değildir.
Tek özelliği çok düşük maaşlarla işçi çalıştırabilmesidir. Bu maaş genellikle
asgari ücret düzeyindedir. Birçok bölgede, yasak olmasına rağmen asgari ücret
altında maaşlar verilmektedir. Geçmiş dönem Enerji Yapı Yol- Sen çatısı altında
verilen mücadeleler sonucunda, işçiler lehine küçük de olsa bazı iyileştirmeler
TEDAŞ ihale şartnamesine konulabilmiştir. Anılan maddenin 2005 yılı için taşeron
bordrolarına yansıması şöyle:
Asgari ücret + yemek (104 YTL brüt ) + yol (74,36 YTL brüt) net
olarak 485 YTL
Taşeronda çalışan işçi bu parayı alır görünmekte, uygulamada
eğer direnç gösterilemezse alamamaktadır. Taşeron bunu nasıl mı yapıyor? İşçiye
işe girerken bir sözleşme imzalatılıyor, sözleşme prim esaslı, rahat
anlaşılabilsin diye bir örnek verelim:
Bir bölgenin enerji kesme, açma, ihbarname işi için prim esaslı
fiyatlandırması şöyle:
Aylık olarak: |
Adet |
|
YKRŞ |
YTL |
Enerji Kesme |
600 |
x | 400 = |
240 |
Enerji Açma |
400 |
x | 600 = |
240 |
İhbarname |
1000 |
x |
75 = |
75 |
|
|
|
Toplam |
555 |
Taşeron firma, sözleşmeye bir de dilek ekliyor. Görüldüğü gibi
diyor ideal işçi bu rakamlara ulaşmalıdır, ulaştığında BEDAŞ'ın öngördüğünden de
yüksek(!) ücrete hak kazanacaktır. Peki ortalama işçi bu rakamlara ulaşabilir
mi? Hayır! Ulaşabilmesi için yağmur, çamur, kar, ter demeden günde en az 14 saat
çalışması gerekir. Prim sistemi ile ele geçen para 200-400YTL arasıdır
genellikle. İşçi net 485 YTL'lik bordroya imza atar, daha düşük (primle hak
ettiği kadar) paraları alır. Teknik ekipteki bir işçi, işe geliş ve gidişler
hariç, sahada günde ortalama olarak 12 saat çalışır. 6 iş günü hesaplandığında
haftalık çalışma süresi 70 saat civarındadır. İş Yasası'nda haftalık çalışma
süresi en fazla 45 saattir. Bu demektir ki her iki teknik eleman 3 kişilik iş
yapmaktadır haftada. Taşeronun 30 kişiden oluşturması gereken ekip 20 kişiyle
sınırlandırılabilmektedir rahatlıkla. Bu basit örnek de gösteriyor ki
ülkemizdeki işsizliğin nedenlerinden biri ama önemli nedenlerinden biri- biz
işçilerin sendikasızlığı ve örgütsüzlüğüdür. Sendikalı, örgütlü, bilinçli
işçiler olduğumuzda en asgari haklarımızı aldığımızda hem biz daha insanca
çalışabileceğiz hem işsiz kardeşlerimize yardım etmiş olacağız.
Hükümet, özelleştirme kapsamında TEDAŞ'ı tamamen satmayı
düşünüyor. Hedefleri, 2006 yılı içinde bunu gerçekleştirebilmek. Bizler bir
yandan özelleştirmeye karşı çıkmalı, diğer yandan özelleştirme olsa da, olmasa
da, enerji işkolunda kurumsallaşmış, iş yeri örgütlülükleri güçlü, eşgüdümünü
sağlamış, işçi demokrasisini yaşayan, yaşatan, militan sendikamızı oluşturmak
için canla başla çalışmalıyız.