Kıbrıs'ta
Emekçi Halkın İlerici Partisi AKEL Genel Sekreteri ve Kıbrıs Meclis Başkanı Dimitris Hristofyas 17 ve 24 Şubat 2008'de yapılan iki turlu başkanlık seçimlerini kazanarak Cumhurbaşkanı oldu.
AKEL,
bilindiği gibi, Kıbrıs işçi sınıfının partisidir ve tarihi boyunca hem Yunanistan Komünist Partisi KKE'yle, hem de Türkiye Komünist Partisi TKP'yle yakın bağlar ve enternasyonalist
dayanışma içinde olmuştur.
AKEL'in
seçim zaferini kutluyor ve bu sonucun Kıbrıs Rum ve Türk işçi
ve emekçilerine kazanımlar getirmesini, adanın her iki halkın
eşitliği ve özgürlüğü temelinde birleştirilmesi ve bağımsız,
demokratik, yabancı üslerden ve askerlerden arındırılmış
birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti'nin oluşturulması mücadelesini
güçlendirmesini diliyoruz.
Kuzey
Kıbrıs'ta Cumhurbaşkanlığı ve hükümetin büyük ortaklığı
aynı köklerden gelen Cumhuriyetçi Türk Partisi CTP'nin elinde
bulunuyor. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat 1970'lerin ikinci
yarısında Ürün'de yazıları çıkan genç bir komünistti.
Adanın her iki bölümünde komünist kökenli partilerin iktidarda
olmasını olumlu bir nokta olarak değerlendiriyoruz.
Ne var
ki, buraya kadar anlattıklarımız esas olarak düne ait gerçeklere
dayalı bir değerlendirmedir. Halbuki siyaset düne ait gerçeklerle
yetinemez; geçmişten geleceğe uzanan bir perspektif içinde
bugünün gerçeklerini dikkate almak, ayağını yere basmak ve
somut şartların somut tahlilinden yola çıkmak zorundadır.
Dolayısıyla, ileride büyük bir hayal kırıklığıyla
karşılaşmamak ve emekçi halklarımızı çıkmaza sürüklememek
için madalyonun öteki yüzünü de görmek gerekir. Madalyonun
öteki yüzünde maalesef ciddi olumsuzluklar yer alıyor.
Birincisi,
hem AKEL, hem CTP Gorbaçov'un "yeni politik düşünce"sinden
köklü biçimde etkilenmişler ve ilkelere dayalı Marksist-Leninist
pozisyondan ideolojik ve politik olarak uzaklaşmışlardır. Bu
uzaklaşma, her iki partinin de yerleşik düzenle uzlaşmalarına,
kapitalizmle barışmalarına, sosyalizmi hedefleyen sınıf
mücadelesinden kopmalarına, devrim ve devrimci iktidar hedefinden
vazgeçmelerine, "gerçekçilik" adına kapitalist şirketler ve
emperyalist güç odaklarıyla içli dışlı olmalarına yol
açmıştır. Bu içli dışlı olma AKEL'in Kıbrıs'ın Avrupa
Birliği'ne katılmasını hararetle savunmasına ve Güney
Kıbrıs'ın katılımının sağlanmasında kilit bir rol
üstlenmesine kadar varmıştır. CTP de, Avrupa Birliği'ne
katılımın savunucusudur. AKEL, Atina'nın, Brüksel'in ve
Washington'un desteğini kazanmayı, CTP Ankara, Brüksel ve
Washington'un desteğini kazanmayı asli amaç haline
getirmişlerdir.
İkincisi,
AKEL uzun zamandır içinde bulunduğu iktidar blokunda sağcı Papadopulos'un onursal başkanı olduğu Demokratik Parti DİKO ve milliyetçi Sosyal Demokrat Hareket EDEK'le koalisyon halindedir. Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunda elde ettiği yüzde 33,29
oyun ikinci turda yüzde 53,5'e çıkmasını ve seçilmesini bu partilerin desteğine borçludur. CTP de hükümette önce sağcı Serdar Denktaş'ın Demokrat Partisi DP ile koalisyon halindeydi, şimdi ise sağcı Turgay Avcı önderliğindeki Özgürlük ve Reform Partisi ÖRP ile koalisyon içindedir.
Üçüncüsü,
AKEL'de ve CTP'de milliyetçi eğilimler güçlüdür. Her iki partinin Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin konulardaki yaklaşımları arasında ciddi farklar vardır. Pratik bir örnek vermek gerekirse, Annan Planı'na ilişkin referandumda AKEL red, CTP kabul oyu kullanmıştır.
Kıbrıs
sorununun hangi kökenden olursa olsun Kıbrıs emekçilerinin yararına çözülmesi, Rum ve Türk halklarının birliğinin sağlanması, tarafların emperyalist ve kapitalist odaklar dışında bir çözümün gerekli ve mümkün olduğu anlayışına gelmesiyle, milliyetçi önyargılardan arınıp enternasyonalizmi karşılıklı olarak benimsemesiyle ve bu yolda uzun süreli bir mücadele yürütmesiyle gerçekleşecektir. Bu anlayışla, her iki kesimden Kıbrıs komünistlerine ve ilericilerine başarılar diliyor ve kendilerine Türkiye işçi sınıfının ve emekçilerinin enternasyonalist dayanışmasını iletiyoruz.