Kosova
Parlamentosu 17 Şubat 2008 tarihinde Sırbistan'dan bağımsızlığını
ilan etti. ABD, İngiltere, Fransa, Almanya ve Türkiye hemen
Kosova'nın bağımsızlığını tanıdılar. Sırbistan Birleşmiş
Milletler Güvenlik Konseyi'nin Kosova sorununa ilişkin çeşitli
kararlarında Sırbistan'ın egemenliğini ve toprak bütünlüğünü
kabul ettiğini, Kosova'nın Sırbistan'ın özerk bir parçası
olduğunu defalarca teyit ettiğini belirtti ve bağımsızlık
ilanını asla kabul etmeyeceğini duyurdu. Rusya ve Çin bağımsızlık
ilanının Güvenlik Konseyi kararlarına ters düştüğünü ve
gayri meşru olduğunu açıklayarak Kosova'yı tanımayacaklarını
açıkladılar.
Kosova
Sırbistan'dan bağımsız oldu ama bir yandan 1999'dan beri NATO
birliklerinin askerî denetimi altında bulunuyor ve Amerikan
emperyalizminin Avrupa'daki en büyük hava üssüne sahiplik
ediyor, bir yandan da Avrupa Birliği'nin siyasi ve idari vesayeti
altında yaşıyor. Çalışabilir nüfusun yarısının işsiz
olduğu bu ülkenin mali ve ekonomik bağımlılığına değinmiyoruz
bile. Yani, Sırbistan'dan bağımsızlık, Kosova'nın ABD ile
AB'nin manda yönetimi altında bağımlı bir ülke olduğu
gerçeğini maalesef değiştirmiyor.
Kosova'nın
bağımsızlığı Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti'nin
1991'den itibaren parçalanma sürecinin son aşaması olarak
gerçekleşti. Daha önce, Yugoslavya federasyonunu oluşturan
Slovenya, Hırvatistan, Makedonya, Bosna-Hersek ve Karadağ, başta
Almanya olmak üzere Avrupa Birliği'nin ve ABD'nin böl-yönet
politikalarıyla kışkırtılan halklar arası düşmanlık
süreciyle federasyondan ayrılmışlardı. Sırbistan yönetiminin
şovenist baskıları ise AB ve ABD'nin Yugoslavya'yı parçalama
politikasına zemin hazırlamıştı. Anti-emperyalizmden yoksun
milliyetçilikler, komşu düşmanlığına dönüşmüş ve
emperyalizmin elini güçlendiren birbirine düşman küçük
devletçiklerle sonuçlanmıştı.
Kosova'nın
bağımsızlığı ile Arnavutluk'tan sonra Avrupa'nın ikinci
Arnavut devleti kurulmuş oldu. Makedonya ile Karadağ'da da büyük
Arnavut nüfus toplulukları bulunuyor. Bu durum Arnavut
milliyetçiliğinde "birleşik büyük Arnavutluk" hayalini
gerçekleştirme hevesini uyandırabilir. Kendini iyice köşeye
sıkışmış hisseden Sırbistan milliyetçiliği ise, Bosna-Hersek,
Hırvatistan, Kosova ve Karadağ'daki büyük Sırp nüfus
topluluklarıyla birleşme politikasına kayabilir. Bugün Kosova'yı
Rusya'ya karşı bir sıçrama tahtası olarak elinde
bulundurduğunu gizlemeyen ve Arnavutların hamisi olarak ortaya
çıkan ABD ve AB ile, Sırbistan'ın hamisi olarak ortaya çıkan
Rusya arasındaki rekabetin şiddetlenmesi halinde bütün bölge
yeniden bir "Balkanlaşma" sürecini yaşayabilir ve bu süreç
Türkiye ile Yunanistan dahil bütün bölge ülkelerini içine
çekecek, din ve milliyet temelinde meydana gelecek tehlikeli bir
saflaşmanın tetikleyicisi olabilir. NATO'nun ABD planları
çerçevesinde yeni bir genişleme hamlesiyle Arnavutluk, Hırvatistan
ve Makedonya'yı ittifaka üye yapmaya çalışması bu saflaşmanın
bir belirtisi olarak ortaya çıkıyor.
ABD ve
Avrupa Birliği, büyük çoğunluğu Müslüman olan Arnavutları
(ve Müslüman Boşnakları) Ortodoks Hıristiyan Sırplara karşı
destekleyerek, Batı ve Güney Asya ile Kuzey Afrika'daki Müslüman
halklara karşı giriştikleri sömürgeci işgal ve ekonomik kontrol
politikalarını gözlerden gizlemeyi ve böylece emperyalizme
hizmette kusur etmeyen "ılımlı İslam"ı güçlendirmeyi de
amaçlıyorlar. ABD, petrol ve doğal kaynaklarını yağmaladığı,
kapitalist şirketlere sömürttüğü, işbirlikçi krallara,
emirlere ve diktatörlere ezdirdiği, İsrail'e kırdırdığı,
bağımsızlık ve özgürlüklerini çiğnediği, ülkelerini işgal
ettiği Müslüman halkların öfkesini yatıştırmak ve kafasını
karıştırmak için Kosova'yı (ve Bosna'yı) vitrin olarak
kullanıyor.
Emperyalizmin
halkları birbirine karşı kullanma, emekçileri birbirine kırdırma
politikasıyla mücadele etmek için elimizde enternasyonalizmden,
eşitlik ve özgürlüğe dayalı dayanışmadan başka çare yok.
Kosova emekçilerinin de, Sırp emekçilerinin de, bütün
emekçilerin de işçi sınıflarının öncülüğünde bu bilince
kavuşmasını, kapitalizme ve emperyalizme karşı güçlü bir
dayanışma içine girmesini içtenlikle diliyoruz.