Sosyalist Dergi: 27 |  Hülya Kortun |
AKP Üstünlüğü Ele Geçirdi

İşbirlikçi kapitalist egemenler bloku içindeki iktidar çatışması AKP'nin yavaş yavaş üstünlüğü ele almasıyla yeni bir aşamaya ulaşmış görünüyor. Ordu mensuplarının ağır cezalık suçlarda sivil mahkemelerde yargılanmasının yolunu açan yasa değişikliğinin 25 Haziran 2009'da Millet Meclisi'nden geçirilmesinden ve 8 Temmuz'da Gül tarafından imzalanmasından sonra hükümet ile Genelkurmay ilişkilerindeki kararsız denge hükümetin lehine bozuldu. Genelkurmay Harekât Başkanlığına bağlı Bilgi Destek Dairesi Başkanı Albay Dursun Çiçek imzalı "İrticayla Mücadele" belgesinin Taraf gazetesine sızdırılmasından bu yana hükümet Genelkurmay ve destekçilerini köşeye sıkıştırmaya başladı. Belgenin asılsız olduğunu öne süren Genelkurmay'ın gövde gösterisi etkisiz kaldı. Dursun Çiçek'in iki kez tutuklanıp birincisinde 24 saat dolmadan, ikincisinde 48 saat sonra serbest bırakılması gibi gelgitler yaşandıysa da, Genelkurmay karargâhından elde edildiği öne sürülen komplo belgelerinin Erdoğan Gülen medyasında ardarda açıklanmasıyla Genelkurmay'ın gardının düştüğü, inisiyatifi hükümete kaptırdığı ve artık iyice savunmaya çekildiği görüldü.


Genelkurmay yıpranan imajını düzeltmek, gücünü toparlamak için "güçlü ordu güçlü Türkiye" kampanyası açtı ama bu kampanyanın etkisi de sınırlı kaldı. Artık görevli subaylar grup grup tutuklanıyor, serbest bırakıldıktan sonra yeniden tutuklanma kararı verilen bir yarbay intihar ediyor, eski kuvvet komutanları Ergenekon savcıları tarafından sorgulanıyor, görevli ordu komutanlarına karşı medya kampanyaları açılıyor. Genelkurmay Başkanı'nın ve kuvvet komutanlarının da emekliye ayrılması ve tutuklanması için açılan kampanyalar ordunun dağıtılması, yeni bir ordu kurulması istekleriyle taçlandırılıyor. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a karşı suikast hazırlığı yaptıkları iddiasıyla Özel Kuvvetler Komutanlığı'na bağlı askerler gözaltına alınıyor ve Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığı'nda haftalardır arama ve inceleme yapılıyor. Ordu eski dokunulmazlığını yitirdi, artık hükümet yanlısı medyada açıkça istiskal ediliyor. Öyle ki, PKK'nin üstlendiği Tokat Reşadiye baskınının bile ordunun bir komplosu olduğu iddia ediliyor.

Anımsanabileceği gibi, 2003'te Milli Güvenlik Kurulu'na bağlı psikolojik savaş dairesinin kapatılması büyük bir demokratik açılım olarak sunulmuştu. Egemen blok içi son çatışmalar sırasında anlaşıldı ki, biri Genelkurmay'a, biri Emniyet'e bağlı iki ayrı psikolojik savaş dairesi kurulmuş ve bu daireler son hızla icraatlarını sürdürmüşler. Gelişmelere bakılırsa, hükümet yanlısı psikolojik savaş dairesi son zamanlarda çok daha başarılı...

Hükümet Genelkurmay'ı köşeye sıkıştırdığı gibi, yüksek yargı organlarını da kontrol altına almak için adımlar atıyor. Yargıtay, Danıştay, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ve Anayasa Mahkemesi'nin yapısını ve işleyişini değiştirmek için hazırlık yapıyor. Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) aracılığıyla yapılan yaygın dinlemeler hükümete karşı olduğu düşünülen hâkim ve savcıları yıpratmak ve yıldırmak için hükümetin büyük silahı olarak kullanılıyor.

Hükümet büyük iş çevrelerini de hizaya getirmek için elindeki imkânları cömertçe kullanıyor. İktidarının ilk döneminde iyi geçindiği ve özelleştirmelerden nemalandırdığı Aydın Doğan grubunu ağır vergi cezalarıyla köşeye sıkıştırdı. Grubu küçülmeye, elindeki medya organlarını hükümet yanlısı gruplara satmaya zorluyor.

AKP, parlamento, hükümet, Cumhurbaşkanlığı, MİT, Emniyet, YÖK, TİB ve TRT'den sonra Genelkurmay'ı ve yüksek yargı organlarını ele geçirerek iktidarını kalıcılaştırma hesapları yapıyor. Önümüzdeki seçimleri kazanması hâlinde başkanlık sistemine geçerek muhalefeti bütünüyle etkisizleştirmeyi ve fiilen tek parti rejimi kurmayı hesaplıyor.

Genelkurmay zayıflayan konumunun farkında. Stratejisini artık mazlumu oynama üzerine kuruyor. AKP'nin hücumları karşısında gerilerken haksızlığa uğradığını ilan ediyor ve AKP'yi halka şikâyet ediyor. Bu dönemi en az zararla savuşturmaya çalışıyor. Kısa vadede Anayasa Mahkemesi'nin askerlerin sivil mahkemede yargılanmasını öngören yasayı iptal etmesini bekliyor. [Anayasa Mahkemesi 21 Ocak 2010 tarihinde bu yasayı oybirliğiyle iptal etti.   Ürün'ün notu] Orta vadede ise önümüzdeki seçimin hesabını yapıyor. AKP'nin zayıflamasını gözlüyor. Hükümetin veya Çankaya'nın AKP'nin elinden çıkması durumunda, bu dönemde bir bir kaybettiği mevzileri tekrar kazanabileceğini düşünüyor.

MHP ve CHP ise erken seçim isteklerini şimdiden dillendirmeye başladılar. Ekonominin yüzde 6 küçülmesi, işsizliğin gerçek bir toplumsal felakete dönüşmesi, köylülerin ve esnafın yoksullaşması, AKP'nin ücretleri bastırırken pahalılığı arttırması, AKP'yi zayıflatırken onların desteğini arttırıyor. Tekel işçilerinin direnişinde CHP ve MHP milletvekilleri de işçilerle birlikte gazlandılar. Bu durumun seçimlere yansıması şaşırtıcı olmayacaktır. Kürtlere karşı şovenist önyargıları körüklemelerinin de oyların dağılımı üzerinde belli bir etkisi olacaktır.

Kısacası, işbirlikçi kapitalist egemenler bloku içindeki uzatmalı iktidar savaşı devam ediyor. Ekonomik kaynaklara TÜSİAD çevrelerinin mi, yoksa MÜSİAD ve TUSKON çevrelerinin mi daha çok el koyacağı; ordu ve yüksek yargının hükümetin kontrolünde mi olacacağı, yoksa hükümeti vesayet altında mı tutacakları; Emniyet'in mi, yoksa ordunun mu rejimin gözdesi olacağı; medyada Doğan'ın mı, yoksa Erdoğan Gülen'in mi borusunun daha çok öteceği; kilit kurumlara Natocu Nakşibendiler'in Nurcular'ın mı, yoksa Natocu Kemalistler'in Türk İslam Sentezcileri'nin mi komuta edeceği kavgası dinmeyecek. Ta ki, işçiler ve emekçi halklar, kapitalist iktidar blokunu her iki kanadıyla birlikte alaşağı edip kendilerini sömürüden ve zulümden kurtarana, emekçilerin iktidarını sağlayana dek.
 
Yazarın Diğer Yazıları
 Füze Kalkanı
 Despotizmden Sayfalar
 ABD, Usame Bin Ladin'i Öldürdü
 Kapitalizme Karşı Mücadele Yükseliyor
 Kapitalizmin Krizinde İkinci Evre
 AKP Üstünlüğü Ele Geçirdi
 Irak İşgalinin 6. Yıldönümü
 Kosova'nın Bağımsızlık İlanı
 Kapitalist Avrupa Anayasası Reddedildi
 SSK Hastanelerinin Gaspına Hayır!