Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği TOBB ve Türkiye İhracatçılar Meclisi TİM
"enflasyon konusunda toplumsal bilinç yaratma amacıyla" kampanya başlatıyormuş.
Bu çerçevede "ortak bir mutabakat zaptı" hazırlanacakmış. TİM Başkanı Okan Oğuz
"Türkiye'de toplum enflasyon konusunda yeterince bilinçlendirilmedi" diye
buyuruyor. Oğuz'a göre, "bu zapta Sakıp Sabancı'dan, Fatih Terim'e, ev
hanımından, işçisine kadar herkes imza atabilecek". İlk imza da Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirel'den alınacakmış. Enflasyonu düşürme kampanyası, toplantılar,
paneller, televizyon, radyo programları ve reklam filmleri aracılığıyla işçiye,
öğrenciye, tüccara, ev hanımına, çiftçiye, memura, yani "toplumun her kesimine"
seslenecekmiş.
Biliyorsunuz, daha önce de Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel bir an kendinden
geçip "sivri biberin kilosu 1 milyon lira" diye feryat ediyordu. Ülkenin Merkez
Bankasının başkanı buyurdu diye, biber fiyatları düşecek mi? Biber fiyatları
düştüğünde, enflasyon son bulacak mı? Bu süre zarfında biber yiyemeyecek miyiz?
Biz yemedik diyelim, örneğin Sakıp Sabancı da mı yemeyecek? Ey halkımız,
enflasyonu yüksek tutmaya ne kadar meraklısın. Bırak enflasyonun yakasını, bak
patronlarımız artık düşmesini istiyor.
"Bir iki ay almazsanız fiyatı düşecektir" diyerek kadınları biber almamaya
çağıran Gazi Erçel'e kadınlardan gelen cevap çok net olmuş: "Enflasyon sivri
biberle düşmez". "Öncelikle devletin görevini yerine getirmesi gerekir". Böyle
diyen bir ev kadını belki Merkez Bankası başkanının kafasında bir ışık çaktırır.
Ülkenin para hareketinin bir bakıma merkezi durumundaki (zaten adı
üstünde) Merkez Bankası'nın başkanının enflasyonun düşürülmesi konusunda daha
başka önlemlerin alınması gerektiğini bilmiyor olmasına doğrusu bizi kimse
inandıramaz.
Peki, öyle olsun da, bu masalı kime anlatacaklar? Kimi uyutacaklar? Enflasyon
konusu neden şimdi gündeme getiriliyor? Yıllar yılı emekçilerin fiyatların
durmadan artışı karşısında beli bükülürken, alım gücünün sıfır noktasına indiği,
yaşam standardının dibe vurduğu bir zamanda enflasyona karşı bu ilgi niye? Bugün
enflasyonu düşürmede TOBB ve TİM niçin halkı yanına çekme kaygısı içinde? Böyle
bir kampanyayla enflasyon gerçekten düşecek mi? Bu soruları çoğaltmak
mümkündür.
Ama biz bu soruların cevabını zaten biliyoruz. Tabii ki enflasyon gibi bir
konuda ev kadınlarının ve hatta tüm halkın duyarlılığı, bu konuda tepkisini dile
getirmesi önemli. Ama bu ayrı, TOBB ve TİM gibi sermaye sözcülerinin niyeti
ayrı. Bize kalırsa, onlar vitrinlerine halkı koyacakları yerde Koç, Sabancı,
Şahenk, Doğan, Eczacıbaşı gibi enflasyonun gerçek müsebbiplerini sıkıştırsınlar.
Çünkü sattıkları mallara zam yaparak enflasyona sebep olan ve halktan zam
yoluyla vergi toplayan onlar. Yoksa, bu bir danışıklı dövüş mü? Enflasyonu
düşürmeye gerek görmeleri, İMF'nin emirlerini daha kolay benimsetmek için
olmasın. Ayrıca, acaba kendileri enflasyonun böyle düşürebileceğine inanıyorlar
mı? Bize göre, buna kendileri de inanmıyor. Herşeyden önce, planlı ve programlı
bir şekilde üzerine gitmeden ve fiyatları dondurma yasası çıkarmadan enflasyonun
düşürülemeyeceği gerçeğini işte bir ev kadının ağzından çıkan sözcüklerle
özetlemek mümkün. Öyleyse örneğin Demirel gibi yıllar yılı (tam 40 yıl) devletin
en tepesinde olan ve enflasyon konusunda şimdiye kadar bilinçli olarak hiçbir
önlem almamış devlet ve siyaset adamlarına kerhen kampanyaya imza attırmak
yerine enflasyona karşı yasalar çıkarma talebiyle gitselerdi, galiba bu sermaye
sözcüsü kuruluşlar ve Merkez Bankası başkanı daha hayırlı bir iş yapmış
olurlardı. Ama böyle bir girişim de herşeyden önce kapitalistlerimizin hoşuna
gitmezdi. Alın size iki ucu keskin bıçak.
En iyisi biz kendi işimize bakalım ve enflasyona karşı mücadelenin aynı
zamanda emek ile sermaye arasındaki kavgada odaklandığını ve bu mücadelede
halkın gerçek temsilcilerinin öncülüğünde örgütlenerek sonuç alınabileceğini var
gücümüzle haykıralım.