Hatırlayacaksınız, herkese "ne zaman adam oluruz" dersi veren, "Yılmaz Güney
lümpen bir katildir" kampanyasını başlatan, "teke tek" dövüşen, "delikanlı" bir
yazar var. MİT'in şimdi Amerika'da yaşayan eski kontrterör dairesi başkanı
Mehmet Eymür, "tencere dibin kara, seninki benden kara" misali rakipleriyle
karşılıklı kirli çamaşır kavgası yaparken, altaylı bir fatihin "siyah" kod adlı
bir ajan olduğunu açıklayıverdi. Hem de salt "vatansever" duygularla değil, zarf
içinde aldığı paralar karşılığında, kendisine verilen emir doğrultusunda sağa
sola saldıran, manipülasyon yapan bir ajan. Ne diyeceksiniz, Yılmaz Güney'in ahı
tuttu galiba. Yılmaz Güney'in anısı hâlâ dimdik yaşıyor ama birisi rezil oldu.
Demek böyle adam olacağına karar vermiş bu kişi. Peki bu skandala rağmen adı
geçen kişiyi hâlâ yazar ve programcı olarak en büyük medya organlarında
çalıştıranlara ne demeli? Üstelik bu organlar basın ahlâk ilkelerine ne kadar
sadakatla bağlı olduklarını ikidebir kafamıza kakarlar. Böyle başa böyle
traş. Böyle yazara böyle medya.