Sosyalist Dergi: 19 |  ÜRÜN |
Merhaba

Susurluk'tan çıktık, Şemdinli'ye vardık. Tıpkı masallarda olduğu gibi, az gittik, uz gittik, dere tepe düz gittik, bir de dönüp baktık ki, bir arpa boyu yol almışız. Susurluk'tan Şemdinli'ye uzanan egemen ilişkileri kırmadıkça, bu topraklarda özgürlükten, eşitlikten, kardeşlikten söz edemeyeceğimiz bir kez daha anlaşıldı. Susurluk ve Şemdinli'de suçüstü yakalanan kontrgerilla düzenini halkımıza reva görenler, sadece ülkemiz emekçilerini, sadece Türk ve Kürt kardeşliğini değil, bütün bölge halklarının birliğini ve dirliğini de bombalıyor, emperyalizmin oyununu oynuyorlar.
Avrupa Birliği ile emekçilere sadece cefanın öngörüldüğü bir sözde müzakere sürecine girdik. Geçen yıl 17 Aralık'ta AB'ye "gerçek anlamda" girilmişti. Bu yıl 3 Ekim'de "bir kez daha" girdik. Bir orta oyunu oynanıyor. Bölgesel kalkınma fonları verilmeyecek, tarım destek fonları verilmeyecek, emekçilerin serbest dolaşımı kabul edilmeyecek, gümrük birliği yaygınlaştırılacak, ülke ekonomisi bütünüyle emperyalizme teslim edilecek, sonunda da ise sözüm ona "imtiyazlı ortaklık"la yetinilecek; ama biz "AB'ye giriyoruz, çağdaş uygarlığa yürüyoruz"! Bu oyunu açığa çıkartma, emekçileri uyarma görevi önümüzde duruyor.
İşgalci ABD yönetiminde çatlaklar artıyor. Irak savaşına bahane üretmek için kendi burjuva yasalarını bile ayaklar altına almaktan çekinmeyenlerin ipliği pazara çıkıyor. Irak'ta direniş arttıkça, emperyalizmin çatlağı da büyüyor. ABD, düştüğü bataktan kurtulma umuduyla işgali Suriye'ye kaydırmanın bahanesini arıyor. Eski sömürgelerini tekrar ele geçiririm hayaliyle "barış projesinin mimarı" Fransa da ABD'nin yanında saldırganlığa çanak tutuyor. Emperyalizmin bölgemize yönelik tüm oyunlarını boşa çıkarma, Batı sömürgeciliğinin bütün temsilcilerine dönük nefreti fiili bir işgal karşıtlığına dönüştürme göreviyle karşı karşıyayız.  Ezilenlerin öfkesi artık metropol ülkelerinde boy atıyor. Ayaktakımı olarak egemen elitlerce küçümsenenler, haklarını istiyorlar. Bu öfke dolu emekçilerin ayaklanmasını devrimci bilinçle, sistem karşıtı sosyalist ideolojiyle donatmak da komünistlerin görevi.
SSK hastanelerinin sessiz sedasız Sağlık Bakanlığı'na devredildiğini daha önce ayrıntılı olarak işlemiştik. Beynini sermayeye kiralamayanların her dediği çıkıyor. Bugünlerin yarını da olacak. Hastaneler hâlâ bizimdir. Geri alacağız.
Tüpraş'ın, Telekom'un, Erdemir'in satışı gerçekleşti. Kimisinde devirler tamam, kimisinde gün sayılıyor. Bunca uygun bir nesnel zemin varken, sendikaların birbirlerinden bu denli kopuk olması hepimizin ortak ayıbıdır. Günü kurtarmak dışında kılını bile kıpırdatmayan, bir arada hareket etmemenin bahanelerini uyduran sendikacılara oturdukları koltukları dar etmek için tüm sınıf bilinçli işçiler sendika yönetimlerine, diyoruz. Her zamanki çağrımızı yineleyerek tüm okurlarımızdan fabrikalarında, okullarında, köylerinde, mahallelerinde yaşadıklarını, duygu ve düşüncelerini, eleştiri ve önerilerini iletmelerini bekliyoruz.
Dostça selamlarımızla.



 
Yazarın Diğer Yazıları
 Kapitalizme karşı savaş, halklar için barış
 CHP Kongresi
 AKP'nin Siyasal Felsefesi
 Tarih ‘meşhurların tarihi' değildir
 AFRICOM: Washington'un Yeni Emperyalist Silahı
 Eğitim Sen İstanbul Üniversiteler Şubesi Asistan Forumu Sonuç Bildirgesi
 Büyük Alevi Kurultayı Sonuç Bildirgesi
 Basın Açıklaması: SİP'in Çirkin Saldırısını Püskürteceğiz
 SİP Üzerine Cemal Toprak'la Söyleşi II
 SİP Genel Başkanlığı'na Açık Mektup: TARİH SİZİ AFFETMEYECEK!
 Bir Belge: Kemal Okuyan'la Söyleşi
 Onbeşler'i Andık
 1 Mayıs 2010: İşçi sınıfı Taksim'de
 Kürt kardeşlerimize dokunamazsınız
 Tekel Direnişinin Berlin Örgütlenmesi